MAHKEMESİ: TAVŞANLI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 23/10/2007NUMARASI: 2008/126-2008/318Taraflar arasındaki davadan dolayı Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 23.10.2007 gün ve 126-318 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 27.2.2008 gün ve 256-2304 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden ve özellikle eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen Tavşanlı İcra Mahkemesinin 10.03.2008 tarih, 2008/3 esas, 2008/17 karar sayılı dava dosyasından; çekişme konusu 197 parsel sayılı taşınmazın davacı A.O.A. tarafından 04.08.2005 tarihli resmi akitle davalı M.Ç.e satış suretiyle temlik edildiği, davacının, temlikin inanç sözleşmesine dayalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, Mahkemenin, davanın reddine ilişkin kararı temyiz aşamasında iken, davacı A. O.ın, davalı M.aleyhine 01.03.2006 tanzim, 01.11.2006 vade tarihli 125.000,00 YTL bedelli senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla başlattığı Tavşanlı İcra Müdürlüğünün 2007/5313 sayılı icra takibine karşı, davalı ( borçlu) M.'in, İcra Hukuk Mahkemesine verdiği şikayet dilekçesiyle, takibe konu edilen bononun arkasında kendisi tarafından yazılan " üzerimdeki A.O. A.den almış olduğum evi kendisine iade ettikten sonra bu senet hükümsüzdür" şeklinde şerh bulunduğunu, senedin teminat amacıyla verildiğini, şarta bağlı bononun kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edilemeyeceğini ileri sürerek takibin iptalini istediği; yukarıda sözü edilen Tavşanlı İcra Mahkemesince yapılan inceleme sonucu, bononun arkasında şerh bulunduğu, alacaklı Ali Osman'dan alınan evin iadesi halinde senedin hükümsüz olacağının belirtildiği , bu nedenle senedin geçerliliğinin evin iade edilmemesi koşuluna bağlı olduğu, mücerret borç ikrarını içeren bir senet olmaktan çıktığı, bononun zorunlu unsurlarının takibe konu senette bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 05.02.1947 tarih, 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen belgenin işlem tarihinden önce veya sonra düzenlenmiş olması hususunda bir ayırıma gidilmediğinden, yukarıda sözü edilen 01.03.2006 tanzim tarihli (senedin) bu belgenin işlem tarihinden sonra düzenlenmesinin sonuca etkili bulunmadığı kuşkusuzdur.Ancak, bu belge, karar düzeltme aşamasında sunulduğundan, mahkemece ve temyiz aşamasında incelenmemiştir.Hal böyle olunca; söz konusu belgenin incelenmesi, taraflar arasında niza konusu taşınmazla ilgili inanç sözleşmesine dayalı bir işlem bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme üzerine anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteğinin HUMK'nun 440. maddesi uyarınca kabulü ile Dairenin27.02.2008 günlü 2008/256 esas, 2008/2304 karar sayılı ONAMA kararının ortadan kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin 23.10.2007 tarih 2006/126 esas, 2007/318 sayılı kararının açıklanan nadenle HUMK'nun 428. maddesi gerğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,11.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.