MAHKEMESİ: KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 16/09/2008NUMARASI: 2006/808-2008/339Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M.A.'nın 709 parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı şekilde davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, miras bırakanın bakıma ihtiyacı olduğu için taşınmazdaki payını ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, babasına ölünceye kadar en iyi şekilde baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekil tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Duruşma isteği değerden reddedildi.Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, Borçlar Yasasının 18.maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Miras bırakan M.A.nın 6.8.2006 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olarak davanın tarafları ile dava dışı Mehmet Ali'nin kaldıkları, murisin 709 nolu parseldeki 192/384 arsa paylı 1.kat 1 nolu meskenin 1/4 payını uhdesinde bırakıp 3/4 payını 4.7.2006 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiği kayden sabittir.Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkuları ölünceye kadar bakma sözleşmesinin doğumuna yol açmıştır.Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşme türlerinden olup nitelik itibarıyla güvence sağlayan akitlerdendir.Bu tür akitlerin hedefi maddi bir destek elde etmek değil bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektedir.Borçlar Yasasının 511.maddesi bakımından alacaklıları yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörülmemiştir.Bakım alacaklılarının akit sırasında özel bakıma muhtaç olmasını aramak yasada yer almayan bir unsuru ilave etmek olur.Bu ihtiyacın akitten sonra doğması yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş olması da aktin geçerliliğine etkili olmaz.Öte yandan her ne kadar evladın gücünün elverdiğince ebeveynine yardımcı olması özel bazı koşulların gerçekleşmesi durumunda yasal bir görev olabileceği düşünülebilirse de, bu yardım ve bakım genelde yasal zorunluluk olmaksızın daha çok insancıl yönü ağır basan, belki de evrensel bir ahlak kuralıdır.Tüm bu açıklamalara karşın kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı temliklerin de muvazaa ile iletli olduğunun ileri sürülmesi mümkündür.Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca baktığımızda; ölünceye kadar bakma aktinin yapıldığı 4.7.2006 tarihinde murisin 80 yaşında olduğu, uzun yıllardır davalı ile birlikte oturdukları ve bakımının davalı tarafından yapıldığı, kanser hastalığına yakalandığı ve bu hastalıktan öldüğü, diğer çocuklarının murisle ilgilenmedikleri, murisin müstakil malik olduğu başka taşınmazlarının da bulunduğu, mal kaçırmayı amaçlasaydı o taşınmazlarını da temlike konu edebileceği, çekişmeli 3/4 payın davalıya temlikinin makul sınırlar içinde kaldığı anlaşılmaktadır.Tüm bu nedenlerle ölünceye kadar bakma sözleşmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı dolayısı ile muvazaalı olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.