MAHKEMESİ : HENDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2013NUMARASI : 2010/27-2013/249Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 4.11.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M.. B.. ile temyiz edilen Davalı C.. D.. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, oğlu Ayhan'ın davalının kızkardeşi ile evli olduğunu, oğlunun kayınbabası davalının da babası olan dava dışı A.. D..'ın Ayhan ile kızının gıda dağıtım işi yapmaları için bankadan kredi aldığını,bir müddet sonra temin edilen kredinin taksitlerinin ödenememesi sebebi ile A.. D..'ın emekli aylığından kesintiler yapılmaya başlandığını, davalının kendisini arayarak kredinin 25.000.-TL'sini ödeyemediklerini, amcasının borcu ödeyeceğini ancak teminat olarak ipotek istediğini beyan ettiğini, çocuğunun yuvasının bozulmaması ve dünürünün evinin satılmaması için kayden maliki olduğu 454 ada 7 parsel sayılı taşınmazına ipotek konulmasına razı olarak tapuya gittiklerini ve işlem yaptıklarını, daha sonra ipoteği çözdürmek için para temin etmeye çalıştığı dönemde davalının iki emlâkçı ile birlikte gelerek evi satmaya çalıştığını öğrenerek durumu davalıdan sorduğunda; tapunun kendisine geçtiğini, tapudaki işlemin satış olduğunu, 90.000.-TL verilmesi halinde tapuyu iade edeceğini bildirdiğini, aldatılarak hile ile taşınmazının elinden alındığını, ipotek verdiğini sanırken tapusunu kaybettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istekli eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacının oğlunun işsiz olup tüm giderlerini ve kirasını kendisi ve ailesinin karşıladığını, davacının oğlu Ayhan'ın işi için babasının bankadan kredi çektiğini, taksitler ödenmediği için maaşı kesilen babasının mağdur olduğunu, bu nedenle borçları ödemeye başladığını, davacının, oğlunun toplam 90.000.-TL olan borcunu üstlendiğini, tapu devir işlemlerini Ayhan ile birlikte yürüttüklerini, tapu kaydında ipotek şerhi bulunması sebebi ile davacının 30.000.-TL bedelli senet de düzenleyip verdiğini, öte yandan aralarında borcun ödenmemesi halinde taşınmazın tahliye edileceğine dair belge de düzenlendiğini, bu belgelerin de icraya konulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın, muvazaa, hata ve hile iddialarına dayalı olduğu, kimsenin kendi muvazaasından yararlanarak hak iddia edemeyeceği, diğer iddialar yönünden ise davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, ne var ki davacının çekişmeye konu taşınmazı davalıya devrettiği, verdiği senet ile tahliye taahhüdünün de takibe konu yapıldığı, ipotek vermek isterken taşınmazı hata ya da hile sonucu devrettiği iddiasının da kabul görmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ''Davayı Kabul'' başlıklı 308. maddesinin 1. fıkrasında düzenlendiği üzere; kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Yine aynı kanunun 310. maddesinde de; kabulün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, davayı kabul, davalının mahkemeye karşı (hitaben) yapacağı tek taraflı açık bir irade beyanı ile olur. Kabulün geçerli olabilmesi için bunun davacı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine lüzum yoktur (HMK'nin 309. maddesi). Kabul, davalının bu husustaki tek taraflı irade beyanı ile tamamlanır. Ne var ki, kabul ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur (HMK'nin 308/2. maddesi).Somut olaya gelince, 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 435. maddesi hükmü gereğince temyiz aşamasında yapılan duruşma sırasında davalı ibraz ettiği ve kimlik tespitinin de yapıldığı 04.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile; davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Bu durumda davalının, davayı kabul beyanı doğrultusunda bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, davalının davayı kabul etmesi nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 04.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.