Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16756 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1237 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MERZİFON SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2013/323-2013/919 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, Merzifon Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/387 esas sayılı dosyasında verilen yetki uyarınca, çekişme konusu 434 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında paydaş olan Hasan oğlu Musa'nın soyadının yazılmadığını ileri sürerek, Hasan oğlu Musa'nın “K...” olan soyadının eklenerek anılan kaydın düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Somut olayda; Nüfus Müdürlüğünden yapılan araştırma neticesinde tapu kayıt maliki "Hasan oğlu Musa" adında birden fazla kişinin olduğunun bildirildiği ve bu kişilere ilişkin nüfus kayıt bilgileri gönderildiği halde, bu kişilerin veya mirasçılarının taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiası bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Hâl böyle olunca; öncelikle yukarıda belirtilen kişilerin ölmüş oldukları gözetilerek mirasçılarının adresinin tespiti ile mahkemeye çağrılarak veya usulüne uygun istinabe yolu ile dinlenerek taşınmaz üzerinde bir hak iddialarının bulunup bulunmadığının sorulması, taşınmazda mülkiyet iddiaları olması halinde istek çekişmeli yargıya dönüşeceğinden davanın reddine, böyle bir iddiaları bulunmadığı takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.