MAHKEMESİ : SAKARYA(KAPATILAN) 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2013NUMARASI : 2012/231-2013/142Yanlar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden,davacının dedesi olan miras bırakan F..'in maliki bulunduğu Ağustos 325 tarih 85 nolu tapulu taşınmazını 1950 tarihli harici satış ile oğlu olan davalıya temlik ettiği,temlike konu taşınmazın 22.07.1959 tarihli kadastro tespitiyle 2241 parsel sayısı ile davalı adına tespit edilip itiraz neticesinde Sakarya Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 21.12.1961 tarih 1961/2263-2343 E. K. sayılı kararı ile tespit gibi davalı adına hükmen tesciline karar verilip kararın temyiz edilmeksizin 19.05.1962 tarihinde kesinleştiği, 25.06.1962 tarihinde ise davalı adına tescil edildiği,yine murisin maliki bulunduğu Temmuz 324 tarih 16 ve Ağustos 332 tarih 112 nolu tapulu taşınmazların tevhidinden sonra 1950 tarihli harici satış ile davalıya temlik ettiği,temlike konu taşınmazın 27.07.1959 tarihli kadastro tespitiyle 2233 parsel sayısı ile davalı adına tespit edilip itiraz neticesinde Sakarya Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 06.12.1961 tarih 1961/2186-2272 E. K. sayılı kararı ile tespit gibi davalı adına hükmen tesciline karar verilip kararın temyiz edilmeksizin 12.01.1962 tarihinde kesinleştiği,19.01.1962 tarihinde ise davalı adına tescil edildiği,son olarak Şubat 318 tarih 302 ve 303 nolu tapulu taşınmazların 16.07.1958 tarihli kadastro tespitiyle sırasıyla 87 ve 91 parsel sayısı ile ½ şer hisse olarak dava dışı A.ve S.adına tespit edilip murisin 04.02.1960 tarihli tespite itiraz dilekçesi neticesinde Sakarya Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1961/444 Esas sayılı dosyasında görülen yargılama sırasındaki 12.05.1961 tarihli duruşmada murisin "bu yerler bana ait idi fakat ben tespitten evvel buraları oğlum İ.'e bıraktım,ona ait olup ona yazılacaktır" şeklinde beyanda bulunduğu,Mahkemenin 06.02.1962 tarih 1962/42 K. sayılı kararı ile davalı adına hükmen tescil edildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 13.03.1962 tarihinde kesinleştiği ve davalı adına tescil edilip revizyon gördüğü,davacının dedesi olan muris Faik'in 20.05.1970 tarihinde,annesi Mürvet'in ise 25.10.2011 tarihinde öldükleri anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, tereke miras bırakanın ölümü ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı murisin ölümüyle ortaya çıkar. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dedesi olan muris F.ile annesi Mürvet'in kadastro tespitinden sonra öldükleri sabittir.Bu durumda, 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.