Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1672 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8507 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : MUĞLA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/12/2010NUMARASI : 2008/416-2010/659Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.3.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil M. C.Ş.vekili Avukat C. S. ile temyiz edilen davalılar Ö, Ş,vd. vekili Avukat S. A. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen feri müdahil K. Yapı San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, temliklerin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;tarafların ortak miras bırakanları olan M.Ş.'ın 20.11.1999 tarihinde, B. Ş.'ın ise 12.08.2008 tarihinde vefat ettiği,mirasçı olarak geride torunları olan davacı M. C. Ş. ile kızları olan davalılar Ö.F.K. ile Ö.'i bıraktıkları, murislerin kayden paylı mülkiyet üzere malik oldukları 164 ile 165 parsel sayılı taşınmazları 04.09.1997 tarihinde davalı Özden'e, 177 parsel sayılı taşınmazı ise davalı Ö.'a satış yolu ile devrettikleri, ayrıca murislerin yine paylı mülkiyet üzere malik oldukları 171 parsel sayılı taşınmazı 07.07.1992 tarihinde davalı Ö.'e satış yolu ile devrettikten sonra davalı tarafından aynı taşınmazın 04.09.1997 tarihinde diğer davalı F. K.'a satış yolu ile temlik edildiği, muris B. adına kayıtlı bulunan 1071 parsel sayılı taşınmazın ise 04.09.1997 tarihinde kızları olan davalılara eşit paylarla ölünceye kadar bakma akti ile devredildiği, temlik edilen taşınmazlardan ölünceye kadar bakma akti ile temlik edilen 1071 parsel sayılı taşınmaz haricindeki parsellerin imar uygulaması sonucunda pek çok parsele ifraz edildiği, keza murisler tarafından 332 ada, 9 parsel, 863 ada, 96 parsel ve 383 ada da muhtelif nitelikteki taşınmazların da davacıya temlik edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere;Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olayda; miras bırakanların tüm mirasçılara muhtelif miktar ve nitelikte temlikler yapıldığı görülmekte ise de; miras bırakanların bu temlikler sırasında hak dengesini gözetip gözetmediklerinin yukarıda belirlenen ilkeler dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; Dosyanın kül halinde bilirkişiye tevdii edilerek, yukarıda sözü edilen husus bakımından görüş alınması, gerekirse bu konuda yerinde keşif yapılması, ondan sonra deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde noksan tahkikatla karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.