MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekil ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Davacı, davalının yanında eski çalışanı olduğunu,akrabalık ilişkisi ve duyduğu güven nedeni ile şirketinde yasal sayıyı tutturmak için davalıyı ortak olarak gösterdiğini,ekonomik sıkıntılar yüzünden hakkında bir çok icra takibi başlatıldığını, taşınmazlarına haciz konulduğunu ve cebri satış işlemlerine geçildiğini,taşınmazların ucuza satılmasını önlemek ve ileride iade edilmek kayıt ve şartı ile çalışanı ve yasal sayıyı tutturmak için ortak gösterdiği davalıyı ihaleye soktuğunu, ihale bedeli karşılığı verilen teminat mektuplarını, harçları temin edip yatırdığını, davalının ihaleye adına iştirak ettiğini ve ihalenin davalıda kaldığını, zaman içerisinde sıkıntıları sona erip borçlarını ödemesine rağmen taşınmazların iade edilmediğini, açılan ihalenin feshi davasının henüz kesinleşmediğini ve davalının da adına tescil işlemi dahi yaptırmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise savunmasında;ihale bedeli olan parayı yatıracakken, davacının bu parayı kullanmak istemesi üzerine, teminat mektubunun davacı tarafından temin edildiğini bildirip, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 11 adet taşınmazın ... Müdürlüğünün 1995/102 Talimat(yenilenerek 2004/767 E) sayılı icra dosyasında alacaklı dava dışı banka tarafından davacılar ile dava dışı şahıslar aleyhine başlatılan icra takibi sonucunda yapılan ihale sonucunda 15.11.1996 tarihinde davalıya ihale edildiği, dosyada bulunan kayıtlardan taşınmazların halen davacılar ve dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.İnanç sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu; taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nisbi haklarını talep etme olanağını verdiği tartışmasızdır.Burada üzerinde durulması gereken husus, taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağıdır. Diğer bir anlatımla, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağıdır. Uygulamada mesele 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleşitrme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.Somut olaya gelince, davacı iddiasını kanıtlar nitelikte yazılı delil bildirememiş ise de ihale bedelinin teminat mektubu ile ödendiği davalının 14.03.2012 günlü oturumdaki kabulüne göre de teminat mektubunun davacıya ait olduğu açıktır.Bu durumda, teminat mektubunun delil başlangıcı olduğu kuşkusuzdur.Bunun yanında davacı dava dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline de dayanmıştır.Ne var ki, mahkemece teminat mektubu bakımından bir değerlendirme yapılmamış, delil başlangıcı ya da güçlü delil teşkil edip etmeyeceği hususu irdelenmemiştir.Hal böyle olunca, tapu kayıtlarının getirtilmesi ihalenin feshi davasının akıbetinin araştırılması teminat mektubunun davacıya ait olduğu ve bunun delil başlangıcı olduğu gözetilerek inceleme yapılması bu incelemenin sonucuna göre davacıya yemin hakkının hatırlatılması bu hakkın kullanılması halinde hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.