MAHKEMESİ: GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/06/2012NUMARASI: 2010/214-2012/284Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; çekişme konusu 3178 ada, 10 nolu imar parselinin öncesinde Hazineye ait iken davalı tarafca üzerine yapılanmak suretiyle kullanıldığı ve sonradan imar uygulamasına tabi tutularak oluşan müfrez parsellerden çekişmeli taşınmazın davacıya ve Gebze Belediyesine özgülenerek çap kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacı, paydaşı olduğu çekişme konusu taşınmazın davalı tarafından haksız olarak kullanıldığını iddia ederek eldeki davayı açmış, ancak mahkemece taşınmaz üzerindeki yapı bedelinin (kaim bedelin) davacı tarafından ödenmeye yanaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; gerek 2981/3290 sayılı İmar Affı Kanununun 10/c, gerekse 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırmaları neticesinde, taşınmaz kendisine özgülenen kişinin bir elatma davası,müstakil yıkım isteği veya elatmanın önlenmesi ile birlikte yıkım istekli davalarda davacının davalıya kaim bedel ödemesi için mutlak suretle önceki kadastral mülkiyet durumunda, bir başka ifade ile imar uygulamasından önceki kadastral parselde davalı tarafından bir ayni hakka veya kişisel hakka dayalı olarak yapılanması gerekmektedir. Şayet kadastral parselde davalı tarafın bir hakkı bulunmuyor ise imar parsel malikinin bir kaim bedel ödemesine gerek bulunmamaktadır.Öyleyse; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde somut olaya baktığımızda, davalının eşinin keşif sırasında belirttiği gibi taşınmazın imardan önce Hazineye ait olduğu, davalının taşınmazda mülkiyetten veya tapu tahsis belgesi gibi bir belgeden kaynaklanan kişisel hakkın varlığı iddia ve ıspat edilmiş değildir.O halde; davacının TMK'nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteği ile belirlenecek ecrimisil yönünden davacının payına tekavül eden miktar oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.