Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 166 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12601 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : BEYOĞLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 10/09/2009NUMARASI : 2008/191-2009/284Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Damat A. E. Vakfından icareli eski 228 ada 35, yeni 3102 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın kayden paydaşı olan M.oğlu M. ve Ş.ile M.kızı F.’nın gaip olmaları nedeni ile İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini, kayyımla idare süresi olan 10 yıllık sürenin dolduğunu, önceden Hazine tarafından açılan davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, gaiplik kararı verilmesi suretiyle dava konusu edilen taşınmazın vakıf adına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmaz maliklerinin gaip olduğunun anlaşıldığı ve taşınmazın mahlulen vakfına dönmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı Kayyum vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Davacı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü olup, harca tabi olduğunda da kuşku yoktur.Her nekadar, 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 77.maddesinde “… tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmüne yer verilmiş ise de, anılan hükmün yargı harçlarını kapsamadığı yasal ve yargısal uygulamalar gereğidir. Anılan kural, Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih ve 2008/18-777 esas, 2008/788 sayılı kararı ile de sabittir.Oysa somut olayda, dava açan davacı idareden gerek başvuru, gerekse nispi harç tahsil edilmemiştir. Harç ikmali sağlanmaksızın davanın devamına ve yargılamanın sürdürülmesine 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30.ve 32.maddeleri hükmü gereğince yasal olanak yoktur.Hal böyle olunca, gerek başvurma harcı gerekse nispi harcın tahsil edilmesi ve bu gerek ifa olunduğu takdirde davaya devam edilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Kabule göre de, Türk Medeni Kanununun 33/2,3 maddesinde; "... Mahkeme gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır.Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az 6 aydır." hükmünün öngörülmüş olması nedeniyle bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için diğer koşulların yanında en az iki kez ilan yapılması zorunludur.Oysa somut olayda, bir kez ilan yapılmış ve bununla yetinilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. O halde kurulan hükmün doğru olduğu söylenemez.Davalı Kayyım vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. md. gereğinde BOZULMASINA, 18.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.