Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16564 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12631 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: ISPARTA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/04/2013NUMARASI: 2012/763-2013/322Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, 2978, 3467, 3648, 3703, 3791, 4778, 3962, 4082, 4185, 6140, 8178, 8179, 8561, 3063, 4131 ve 7040 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanı A. oğlu O.Ç.'a ait olduğunu ancak tapu kayıtlarında mirasbırakanın soyisminin C. ve 3063 parselde baba adının İ. olarak yazıldığını ileri sürek tapu kaydının nufus kaydına uygun şekilde düzeltilmesini istediği, aşamada talebini ıslah ederek dava konusu 3063, 6140 ve 8561 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili talebinden feragat ettiği, buna karşılık ıslahla 8826, 8872, 8554, 8559, 8449, 7852 ve 7737 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında mirasbırakanın C. olarak yazılan soyisminin Ç.olarak düzeltilmesini istediği, mahkemece feragat edilen taşınmazlar bakımından karar verilmesine yer olmadığına, diğer taşınmazlar bakımından ise davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, iradeye uygun olarak yapılan feragat kati hükmün hukuki neticelerini doğurur ve davanın her aşamasında başka bir ifadeyle yargılama sonuçlanıp hükmün kesinleşme tarihine kadar davadan feragat edilebilir.Somut olayda, davacının 3063, 6140 ve 8561 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davasından feragat ettiği anlaşıldığına göre bu parseller bakımından davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi ve reddedilen kısım yönünden davada vekille temsil edilen davalı yararına vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnalarından biridir. Gerek öğreti gerekse Yargıtay, ıslah yoluyla davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini, aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak, bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır. (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK'nun 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 E., 2011/453 K.) Bu nedenle başlangıçta dava konusu edilmeyen 8826, 8872, 8554, 8559, 8449, 7852 ve 7737 parsel sayılı taşınmazların ıslahla dava konusu haline getirilmesinin mümkün olmadığı, başka bir ifadeyle dava konusu edilmeyen taşınmazların hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olması nedeniyle ancak ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği açık olduğu halde mahkemece bu taşınmazlara ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.Davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.