Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16553 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12612 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİLYanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ıslah suretiyle ecrimisil isteklerine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmayan 3762 parsel sayılı taşınmazda davacı ile davalının kiralayanı olduğu ifade edilen ...'ın paydaş bulunduğu, davacının anılan parselde yer alan 5 numaralı daireyi davalının kullandığını ileri sürerek el atmanın önlenmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından "satış vaadi sözleşmesi ile davacının payına özgülenen yerin 5 numaralı daire olarak belirlendiği ve davanın Türk Medeni Kanunun 683/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden" bahisle bozulduğu, bozma kararından sonra davacının davayı ıslah ederek el atmanın önlenmesi yanında ecrimisil talebinde de bulunduğu, yargılama sonunda mahkemece, 5 numaralı daireye vaki el atmanın önlenmesi ile ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılmak suretiyle davalının, davacının payına özgülenen 5 numaralı daireye haklı ve geçerli bir neden olmaksızın el attığı saptanarak el atmanın önlenmesi bakımından davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir reddi ile hükmün bu yönden ONANMASINA,Davalı tarafın ecrimisile yönelik temyiz itirazlarına gelince, bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir. Gerek öğreti gerekse Yargıtay, ıslah yoluyla davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini, aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak, bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK'nun 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 E., 2011/453 K.)Diğer taraftan, Yargıtay'ın 04.02.1948 tarihli ve 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına ve buna dayalı yerleşik uygulamasına göre kazanılmış hakların korunması düşüncesiyle ıslahın ancak tahkikat bitinceye dek yapılabileceği, Yargıtay'ca karar bozulduktan sonra ıslah yoluna gidilemeyeceği kabul edilmektedir.Somut olayda, davacı başlangıçta ecrimisil talep etmediği halde bozma kararından sonra ıslahla ecrimisil talebinde bulunmuşsa da anılan nedenlerle eldeki davada ecrimisilin dava konusu haline getirilmesinin mümkün olmadığı, başka bir ifadeyle dava konusu edilmeyen bu hususun ancak ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği açık olduğu halde mahkemece bu hususta yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.Bu nedenle, davacı vekilinin 28.04.2011 tarihli ıslah dilekçesindeki ecrimisil talebinin, eldeki davada değerlendirilmesine olanak bulunmadığı kuşkusuzdur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.