Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16520 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 800 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-ELATMANIN ÖNLENMESYanlar arasında görülen tapu iptali, tescil, elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ve dava ihbar olunan ... Hazinesi tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.11.2013 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ..., İhbar olunan ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen ihbar olunan ..., İhbar olunan ... gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, iptal ve tescil isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; ... 5. Noterliğinde düzenlenen 24.07.2009 tarihli vekâletname ile davacıların ... ili, ... ilçesi hudutları dahilinde bulunan gayrimenkullerinin satışı bakımından Avukat ...’yı vekil tayin ettikleri, anılan vekâletname ile davacılara ait çekişme konu 38 parselin 16/59 payının 25.08.2009 tarihli akitle davalı ...’a, 12000/51625 payının davalı ...’a, 2000/51625 payının ise davalı ...’a aynı günlü akitle satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacılar, kayden maliki oldukları 38 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının sahte olarak düzenlenen vekâletname ile davalılara satışının yapıldığını, davalıların taşınmazda taş dökmek suretiyle parselleme çalışmaları yapmaya başladıklarında satıştan haberdâr olduklarını, vekâletnamedeki resim ve imzaların kendilerine ait olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Davalılar ise, dava konusu taşınmaz paylarını vekile bedelini ödeyerek satın aldıklarını, öncesinde tapu kayıtları ile vekâletnamedeki bilgileri ve resimleri karşılaştırdıklarında aynı olduklarını gördüklerini, taşınmazda yol çalışması yaptıkları sırada davacıların babası tarafından satış yapılmadığının söylenmesi üzerine yeniden tapu sicil müdürlüğünde yaptıkları araştırmada bu sefer tapudaki resimlerin gerçek malik olduklarını söyleyen davacılara ait olmadığını gördüklerini, dolandırıldıklarını anlayıp Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, iyi niyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Hemen belirtmek gerekir ki, çekişme konusu taşınmaz paylarının sahte vekâletname ile ilk el olan davalılara temlik edildiğinin anlaşılması halinde davalıların bu ediniminin korunamayacağı açıktır.Ne varki, davacı iddiası bakımından mahkemece yapılan incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, davacılar dava konusu taşınmazların devrinde kullanılan vekâletnamedeki resim ve imzaların kendilerine ait olmadığını iddia ettikleri halde mahkemece bu yönde ... Kurumu ... Dairesi’nde imza incelemesi yaptırılmadığı, ... İlçe Nüfus Müdürlüğü’nün yazı cevabı ile yetinilerek sonuca gidildiği görülmektedir.Diğer taraftan; dava konusu taşınmazın tapu sicil müdürlüğünde satış işleminin sahtecilik suretiyle yapıldığı iddia edildiğine göre, anılan iddianın sabit olması halinde Hazinenin sorumluluğunun gündeme gelebileceği kuşkusuz olup, Hazinece, 13.09.2012 tarihinde yapılan davalı yanında davaya katılma talebinde bulunulduğu halde bu hususta bir karar verilmemiş olması da doğru değildir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde gerekli araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu taşınmaz paylarının temlikine konu vekâletname altındaki imzaların davacıların eli ürünü olup olmadığının 2659 sayılı yasa gereğince ... Kurumu ... Dairesi’nden alınacak rapor ile belirlenmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, diğer taraftan, hazinenin davaya davalı yanında katılma talebinin de kabulüne hükmedilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de davacının elatmanın önlenmesi talebi bakımından olumlu veya olumsuz her hangi bir karar verilmemesi de isabetsizdir. Davalıların ve dava ihbar olunan hazinenin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekilleri için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 22.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.