MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/10/2009NUMARASI : 2009/242-2009/458Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, paydaşı oldukları 473 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki binanın ortak kullanım alanı olan bina girişine dava dışı paydaş S.'den işyeri kiralayan davalının masa ve sandalye koymak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, çekişmeli bölümün kira kapsamında olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, intifadan men koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda ortak alana elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Öte yandan M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. Somut olaya gelince, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, kayden davacılarla birlikte dava dışı kişilerin elbirliği mülkiyetine tabi olarak malik oldukları çekişme konusu taşınmazda, fiili kullanma biçiminin oluştuğu, paydaşların bu durumu benimsedikleri ve belirlenen bu kullanım biçimine göre tasarrufta bulundukları, davalınında kullanmakta olduğu bölümün paydaşlardan Selahattin'e özgülendiği ve bu kişi tarafından da davalıya kiralandığı görülmektedir. Davacılar, davalı kiracının paydaş S.'e özgülenen bölümün dışına çıkarak binanın girişinde ortak kullanıma bırakılan alana yemek masası ve sandalye koymak suretiyle elattığını ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. Gerçektende, bilirkişi aracılığı ile çekişmeli bölümün paydaşlar tarafından kullanılan apartman ve işyerlerine giriş çıkışı sağlayan bölümde kaldığı ve ortak alan olarak kullanılması gereken kira kapsamı dışında kalan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Hal böyle olunca, bilirkişi rapor ve krokisinde A ile gösterilen 14.55 metrekarelik bölüm bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.