MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...'in , çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmazdaki 4601/21796 payının vekili olan davacı oğlu ... tarafından satış suretiyle 19.7.2010 tarihinde davalıya temlik edildiği, davacıların, yapılan bu temliki işlemin, davalının hileli hareketleri sonucunda gerçekleştirildiğini, temlikin geçersiz olduğunu ileri sürerek, 22.7.2010 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadırBilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanunun 28/l. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (... ...) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir. Somut olaya gelince; davacı ...'in, dava konusu 16 parsel sayılı taşınmazdaki 4601/21796 payının vekili olan davacı oğlu ... tarafından 19.7.2010 tarihinde 30.000, 00 TL bedelle satış suretiyle davalıya temlik edildiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı, Mahkemece, yapılan temlikte para alışverişi olmadığı, işlemin sebepsiz kaldığı davalının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda da değinildiği üzere hile iddiası hür türlü delille kanıtlanabilir.Dava dilekçesinde, davacı ...'in bilgisi dahilinde 16 parsel sayılı taşınmazdaki 4601/21796 payının vekili olan davacı oğlu ...'in, 62.500, 00 TL bedelle satışında davalı ile anlaşmaya vardıklarını, bu miktardan davacı ...'in davalıya olan senet borcu olan 8.500,00 TL mahsubu ile kalan tutarın davalı tarafından ödenmediğinin ileri sürüldüğü görülmektedir.Dava dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacının dava konusu taşınmazları davalıya satma iradesinin bulunduğu, ancak bedelin ödenmediği iddiası ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Yani davadaki hukuki sebebin hileden değil, vekâleten satışı yapılan taşınmazın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı sabittir.Bilindiği üzere, 818 sayılı BK'nun 217. maddesi delaletiyle 211. ( 6098 sayılı TBK'nun 246. maddesi delaletiyle 235. ) maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadı istenemez. Hal böyle olunca, taraflar arasındaki satış işleminin iradelerine uygun olarak gerçekleştirildiği, iradeye bozan bir nedenin bulunmadığı gözetilerek, davanın reddinin karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.