Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16335 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11990 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, tarafların paydaş olduğu dava konusu 28 parsel sayılı taşınmazın, davalı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilip kesinleşmesi üzerine yapılan icra ihalesiyle davalı adına tescil edildiği, ortaklığın giderilmesi davası yönünden usûlsüz tebligat iddiasının yargılamanın yenilenmesi talebine konu olabileceği, ancak, somut olayda, cebri satış işlemleri sırasında usûlsüz tebligatlar sonucu davacının, taşınmazdaki payının davalıya geçtiği, bu şekilde davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğu belirlenmek suretiyle, davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak, davacının, dava konusu 28 sayılı kadastral parseldeki 19/128 payının davalı adına cebri satış suretiyle sicil kaydı oluştuktan sonra, 28 sayılı kadastral parselin dava dışı parsellerle birlikte imar uygulamasına tabi tutularak yeni imar parsellerinin oluştuğu, oluşan 8619 ada 1 ve 8620 ada 2 sayılı imar parsellerinde davalı adına sicil kaydının tesis edildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; gerek dolu pafta sistemi ve gerekse doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca hakim kararıyla doğru sicil oluşturmak zorunluluğundadır.Hal böyle olunca, dava konusu 28 sayılı kadastral parselde yolsuz olarak tescil edilen 19/128 payın karşılığında 8619 ada 1 ve 8620 ada 2 sayılı imar parsellerinde davalı adına oluşan pay oranının belirlenmesi, belirlenen pay oranı gözetilerek 8619 ada 1 ve 8620 ada 2 sayılı imar parselleri üzerinden davalı adına tapu kaydının iptali ve davacı adına tescile karar verilmesi gerekirken, hukuki dayanağı kalmayan 28 sayılı kadastral parsele ilişkin sicil üzerinden infazı mümkün olmayacak biçimde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 19.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.