Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1626 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13807 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları M..... D....'ın 3.T.. 8. ve 3. T.. 3. plakalı araçlarını ve taksi plakalarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı oğlu H……..'ye temlik ettiğini ileri sürerek, satışların iptalini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, araç satışı ve tescilinin idari işlem olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi E…….Ş……'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Davacılar, müşterek miras bırakan babaları M..... D....'ın adına trafikte kayıtlı 3.T.. 8. plaka sayılı araç ve taksi plakasını 3. bir şahsa, onun da davalı kardeşleri H……..'ye devrettiğini ileri sürerek, yapılan satışın iptalini istemişler; birleşen davada ise, miras bırakanları M..... D....'ın adına trafikte kayıtlı 3.T..3. plaka sayılı aracı davalı Hilmi'ye satışına ilişkin işlemin iptali ve hat kullanım bedelinin tahsili isteğinde bulunmuşlardır. Mahkemece, noter aracılığıyla yapılan satış ve trafik tescil işlemlerinin idari işlem niteliğinde bulunduğu ve idari işlemlere yönelik davaların Adli Yargıda görülemiyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İddianın içeriği ve özellikle ileri sürülüş biçiminden, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Yapısı itibariyle bir taşınır mal olmasına karşın , trafikte kayıtlı bir aracın mülkiyetinin geçişi bir taşınır, hatta taşınmazdan daha farklı bir hukuki düzenlemeye tabi tutulmuştur. Bu düzenleme, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesinde; tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin noterlerce ya da trafik şubeleri ve bürolarındaki yetkililerce yapılacağı şeklinde belirtilmiştir. Böylece, aracın satış yoluyla mülkiyetinin geçmesi için noterlerce ve trafik bürolarınca bir sözleşmenin yapılması gerektiği öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, böyle bir sözleşmenin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı olduğu ve Kanun Koyucunun, bir aracın mülkiyetinin geçişi için noterde resmi bir sözleşme yapılmasını zorunlu kıldığı kuşkusuzdur. Demek oluyor ki, böyle bir devir işleminin hukuki sonuç doğurması için, o sözleşmenin resmi biçimde yapılması bir geçerlilik koşuludur (B.K.'nun 11/2, 2918 Sayılı Kanun'un 20/d maddeleri). Ancak bu halde yanların iradelerine hukuki sonuç bağlanabilecektir. Görüldüğü gibi, trafikte kayıtlı araçlar, yapıları itibariyle taşınır mal da olsalar mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince (satış ise satış, bağış ise bağış) aracın mülkiyetini kazanabilecektir. Eğer bu konuda yanlar arasında bir danışıklılık varsa ve gerçekte bağış olan irade satış gibi gösterilmişse, gerçek iradelerin resmi senette birleşmemiş olması nedeniyle mülkiyet de geçmeyecektir. Yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak, delillerin imkân vermesi koşulu ile danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesi gündeme gelecektir. Bu halin de işlemin iptaline neden olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; muris muvazaasıyla ilgili 1/4/1974 gün ve ½ Sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının tapulu taşınmazların satışıyla ilgili ve konusuyla sınırlı olması nedeniyle uyuşmazlık konusu olayda uygulanması olanaklı değildir.Ancak; muvazaalı işlemlerin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağı B.K.'nun 18. maddesinde genel bir ilke olarak düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Bundan dolayı, somut olaydaki uyuşmazlığın B.K.'nun 18. maddesi kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekeceği ve incelemenin yapılacağı yerin İdari Yargı yeri olmayıp Adli Yargı yeri olduğu açıktır.Hal böyle olunca, davacıların talebinin B.K.'nun 18. maddesi kapsamında incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, satış ve tescilin idari işlem olduğu gerekçesiyle davanın reddedilmesi isabetsizdir.Davacıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.