Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16234 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11791 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 27/03/2013NUMARASI: 2009/211-2013/95Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkıma ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, olmadığı takdirde taşkın binanın bulunduğu bölümün bedelinin ve taşkınlık nedeniyle taşınmazda uğranılan değer kaybının tahsili isteklerine ilişkindir.Davalı taraf temliken tescil savunmasında bulunmuş, bunun yanında fen bilirkişisi raporunda gösterilen müştemilatın kendileri tarafından yapılmadığını komşu 5 parsel maliki tarafından yapıldığını ve yargılama aşamasında da yıkıldığını bildirmişlerdir. Mahkemece, davalı tarafın iyiniyetli olmadığı kabul edilerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu 7 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğu, bilirkişi krokisinde sarı kalemle çizilen bölümün davacı parseline tecavüzlü olduğu, tecavüzlü bölümde bina ve müştemilatın bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca fen bilirkişisi taraf parsellerinin imar uygulaması sonucu oluştuğunu bildirmiştir. Ne var ki, mahkemece davalılar savunması üzerinde hiç durulmadığı gibi, taraf parsellerinin imar sonucu oluşup oluşmadığı da değerlendirilmemiştir.Hal böyle olunca; öncelikle taraf parsellerinin imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması, imar uygulaması ile oluşmuş ise tecavüzlü yapının imardan önce mi sonra mı yapıldığının saptanması ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi, imar uygulaması sonucu oluşmamış ise, davalıların binasının kaçak olduğu ve iyiniyetli olamayacakları göz önünde tutularak ve temliken tescil koşulları da oluşmadığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi, ancak bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen müştemilatın davalılar tarafından mı yoksa 5 parsel maliki tarafından mı yapıldığının, yargılama aşamasında yıkılıp yıkılmadığının belirlenmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de; hangi bölümler bakımından hüküm kurulduğu açıklanmaksızın fen bilirkişisinin krokisine atıfta bulunarak infazda tereddüte yol açacak şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.Davalılar vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.