Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16103 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13308 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MENDERES 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2010/653-2013/114Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile dahili davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.10.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan N.. A.. ve vekili Avukat G... E... V... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacılar A.. G.. vd. vekili Avukat, temyiz edilenler vekili Avukat gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları Kadriye ..parsel sayılı taşınmazı ile .. parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının, murisin mührü kullanılarak ve tapu sicil müdürlüğüne başka bir kişi g ötürülerek sahte işlemlerle satış gösterilmek suretiyle dava dışı Ayşe devrinin sağlandığını, daha sonra Ayşe'nin de 3377 nolu parseli oğlu Cumhur'a, Cumhur'un da arkadaşı olan davalı A.. Y..'a devrettiğini, 3388 nolu parselin de birden çok kez el değiştirdikten sonra Ayşe'nin oğlu olan davalı H.. K..'ya aktarıldığını, parsellerin zilyetliğinin Ayşe'nin oğullarında olduğunu, yolsuz tescilden sonra yapılan temliklerin de muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve mirasçılar adına payları oranında tescil istekli eldeki davayı açmışlardır. Davalı Hüsnü, annesi Ayşe ile kardeş olan davacıların miras bırakanının İzmir'e yerleşmesi sebebi ile miras yoluyla kalan taşınmazlarını annesi Ayşe'ye sattığını, iddiaların doğru olmadığını, temliki bizzat miras bırakanın gerçekleştirdiğini, 23 yıl boyunca sahteciliğin ileri sürülmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, davalı Ali ise, iyiniyetli malik olduğunu, ... parselde kayıtlı taşınmazı 1989 yılında kiralayarak kereste ve orman ürünleri ticarethanesi olarak kullandığını, satılığa çıkartılınca da par asını ödeyerek aldığını, taşınmazın halen bir kısmını mesken bir kısmını da depo olarak kulladığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davanın reddine dair verilen karar, Dairece; ''... Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortakların bulunduğu, o halde davaya katılmayan miras bırakan Kadriye mirasçıları Ümmühan A.. G.. ve Ali 'in davaya olurlarının alınması, ya da miras şirketine Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulunun gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı '' gerekçesiyle bozulmuş, Mah kemece, bozma ilamına uyularak, dava dışı mirasçılarının davaya dahilleri sağlandıktan sonra ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmelidir ki; öncelikle çekişme konusu taşınmazların miras bırakana aitken 19.04.1976 tarihinde (iki ayrı akitle) gerçekleştirilen temliklerinin yolsuz olup olmadığının belirlenmesi, yolsuz olduğunun şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmasından sonra da yolsuz tescile dayalı oluşan sicil kaydından edinen sonraki maliklerin iktisaplarının iyiniye te dayanıp dayanmadığının tespit edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki;çekişme konusu taşınmazların davalılara temliklerine ilişkin tüm resmi akitlerin getirtilmediği, davacı taraf delil listesinde açıkça tanık beyanına dayanarak, tanıklarının isim ve adreslerini bildirdiği, öte yandan keşif deliline de dayandığı halde, anılan delillerin de toplanmadığı görülmektedir.O hâlde; öncelikle dava konusu taşınmazların davalılara temliklerine dayanak tüm resmi akitlerin ve varsa dayanak belgelerinin (vekaletname vs.) eksiksiz temin edilerek evrak arasına alınması, ondan sonra yolsuz tescil ve sahtecilik iddiasının tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği gözetilerek, tarafların bildirdikleri tanıkların olaya ilişkin ayrıntılı beyanlarının alınması, özellikle miras bırakan tarafından Ayşe 'ya temlikin gerçekleştirildiği 19.04.1976 tarih ve 2320 ve 19.04.1976 tarih ve 2321 yevmiye numaralı resmi senet asıllarında bulunan resimlerin tek tek tanıklara gösterilerek, miras bırakan Kadriye in resminin akitlerde yeralıp almadığı konusunda ayrıntılı bilgilerinin sorulması, gerek görülmesi halinde mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazların temlik tarihindeki değerleri konusunda teknik bilirkişilerden rapor alınması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; mahkemenin red gerekçesi her iki davalı içinde aynı olduğu halde, davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmiş olması da isabetsizdir. Davacılar vekili ile dahili davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacılar N.. A.. vd. vekili için 1.100.-TL. vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.