MAHKEMESİ: KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/03/2013NUMARASI: 2011/575-2013/167Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacı Ş.Ö.'ün açtığı davanın atiye terk edilmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar bakımından ise işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan H. Ç.'ın dava konusu 3356 parselle birlikte toplam 23 parça taşınmazı 15.11.1995 tarihinde H. E. isimli kişiye satış suretiyle temlik ettiği, bu kişinin de 3356 parsel sayılı taşınmazı 07.02.2000 tarihinde davalıya devrettiği, mirasbırakanın H.E.ye devrettiği diğer taşınmazların ise bu kişi tarafından davalının oğlu ve mirasbırakanın torunu olan dava dışı C.'a temlik edildiği, davacıların dava konusu 3356 parsele ilişkin devrin muvazaalı olduğu iddiasıyla eldeki davayı açtıkları aşamada davacı ??. Ö.'ün davasını atiye terk ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK'nun 389., yine HMK'nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.HMK'nin 297/2. maddesinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü dercedilmiş olmakla hakimin istem sonucunu tam olarak karşılacak şekilde taraflara tanınan hak ve yüklenen borçları açıkça göstermesi gereklidir. Somut olayda, mahkemece hem kısa ve hem de gerekçeli kararda davacı Ş. dışındaki davacılar bakımından davanın kabulüne denilmekle yetinildiği, davacıların asıl talepleri olan iptal ve tescile ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. HMK'nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı HMK'nin geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.