MAHKEMESİ: KEMER/ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/06/2005NUMARASI: 2000/186-254Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu.parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafından ev ve bahçe yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davalının 2981 Sayılı Yasa uyarınca yaptığı başvurunun reddine ilişkin olarak verilen idari kararın, idari yargı yerinde iptal edildiği, davalının korunması gereken şahsi hakları olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Davacı Hazine, davalının kayden Hazineye ait çaplı taşınmaza yapılanmak suretiyle elattığını ileri sürmüş, elatmanın önlenmesi ve binanın sökülerek kaldırılmasını istemiştir.Davalı, Hazinece verilen tapu tahsis belgesine dayanmış, haksız elatan (işgalci) olmadığını savunmuştur.Mahkemece, davalının İmar Aff?? Kanunundan istifade için idareye yaptığı başvurunun idarece, reddedilmesi üzerine, işlemin iptali için idare mahkemesinde iptal davası açtığını, idari işlemin idare mahkemesinde iptal edildiğini, böylece; idare mahkemesince taşınmaz üzerinde davalıya ait kişisel hakkın varlığına işaret edildiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemenin gerekçesine esas aldığı idare mahkemesinin kararı (2002/1269E-2004/606K) incelendiğinde; davalıya tahsis belgesinin 1986 yılında verildiği, dava konusu yerin daha sonra turizm alanı ilan edilip 1996 yılında uygulamalı imar planı kapsamına alındığı, davacının imar affı başvurusunun değerlendirildiği 27.11.1986 tarihinde dava konusu yerin turizm alanı ilan edilmediği, bu nedenle olayda 2981 Sayılı Yasanın 14/c maddesinin uygulanıp uygulanamayacağı, buna bağlı olarak davacının imar affı kapsamında hak sahibi olup olamayacağı yönlerine değinilmiştir. Görüldüğü gibi, idare mahkemesi kararının araştırmaya yönelik olduğu açıktır.Ancak, mahkemece yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez.Dosyaya getirtilen tahsis belgesi örneğinde tahsisin 17.11.1986 tarihinde yapıldığı, belgede herhangi bir imza ve onay bulunmadığı, 720 m2 yüzölçümündeki bir taşınmaz için verildiği görülmüştür.Ne varki, mahkemece, anılan tahsis belgesi yerine uygulanarak Hazineye ait çaplı taşınmaz içerisinde kalıp kalmadığı, kalıyorsa kapsamı belirlenerek krokisine işaret ettirilmemiş, davalının taşınmazın tamamını mı, yoksa tahsis belgesinde yazılı miktarla sınırlı olarak mı kullandığı saptanmamış, idare mahkemesince değinilen hususlar üzerinde durulmamaştır.Öte yandan, yukarıda açıklandığı gibi, tahsis belgesinin imzasız ve onaysız olduğu görülmektedir. Bu hususun merciinden sorularak, gerçekten davacıya böyle bir tahsisin yapılıp yapılmadığı, tahsis belgesinin geçerli olup olmad??ğı, hukuki varlığının bulunup bulunmadığı ve bu tahsise değer verilip verilmeyeceği de açıklığa kavuşturulmamıştır.Hal böyle olunca, yeniden inceleme ve uygulama yapılarak yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan ve yetersiz soruşturma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan sebeplerden dolayı HUMK.'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.