MAHKEMESİ : BAĞCILAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/11/2006NUMARASI : 2002/724-2006/532Taraflar arasında birletirilerek görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 27 ve 28 nolu parsellere; davalıların taşkın bina inşa etmek ve bahçe olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı M., Ü.davanın reddini savunmuş, karşı davasından dava konusu 28 parsel sayılı taşınmaza 1973 yılında bina yaptığını o tarihten beri iyiniyetle zilyet olarak kullandığını, bahçe ve binasının 30 yıllık olduğunu ileri sürerek temliken tescil isteğinde bulunmuştur.Bir kısım davalılar davanın reddini savunmuşlar, diğerleri yanıt vermemişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ve davalı karşı davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.2.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Ö... K.. vekili Avukat İ.ile temyiz edilen vekili . vs Avukat . geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz eden vekili Avukat ile diğer temyiz edilenler ve vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava temliken tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazların kayden davacıya ait olduğu davalıların taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ancak davalı karşı davacı M......haksız inşaat yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle taşınmaza elattığı ayrıca Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde öngörülen temliken tescil koşullarının gerçekleşmediği mahkemece belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karşı davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalı ( karşı davacı) M.....öteki temyiz itirazları yerinde değildir reddine..Ancak mahkemece davalı (karşı davacı) Muharrem'in yapmış olduğu haksız inşaatın kal'ine karar verilmiş olması doğru isede, yıkım kararının infazı ilgilendirdiği, yıkım bedelininde infaz aşamasında belirleneceği gözardı edilerek yıkım konusunda süre tanınmak suretiyle yıkım bedelinin hüküm altına alınması doğru değildir.Davacının temyiz itirazlarına gelince; gerçektende, kayden davacıya ait 27 ve 27 parsel sayılı taşınmazlarda haklı ve geçerli bir nedenleri bulunmaksızın bir kısım davalıların taşkın inşaat yaptıkları ve bahçe olarak kullandıkları, bir kısım davalıların ise taşkın inşaat suretiyle tasurruflarında bulundurdukları bilirkişi raporlarında bahçe olarak kullanılan bölümlerin yeşil, taşkın inşaat yapılmak suretiyle kullanılan kısımların sarı renkli olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, anılan taşkınlıkların imar uygulamasından kaynaklandığı gerekçe yapılarak davacı tarafından yapıların kaim bedellerinin yatırılmadığından bahisle bu davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidirki, gerek 2981/3290 sayılı yasanın 10/c gerekse 3194 sayılı yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırma işlemi sonucu yapıların taşkın veya haksız inşaat durumuna gelmesi halinde kaim bedelin gözetileceği ve arsa maliki tarafından ödenmesi gerekeceği tartışmasızdır.Bunun içinde, işlemin idari bir karara dayanması, taşkın yapı sahiplerinin taşkın olduğu belirlenen yapı zemininde bir başka ifade ile kadastral parselde ayni veya kişisel bir hakkının bulunması gerekir.Oysa dava konusu 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazların yukarıda değinilen yasa hükümleri gereğince bir imar şuyulandırmasına tabi tutulmadığı Bağcılar Belediye Başkanlığının 30 Ekim 2003 tarihli 39097 sayılı yazılara ıle sabit olduğu gibi davalıların anılan bu (27 ve 28) parsellerde ayni veya kişisel bir haklarının bulunmadığıda tartışmasızdır.O halde mahkemece anılan yasa hükümlerine tabi olmadığı ve değinilen yasal düzenlemelerin somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı gözetilmek suretiyle mahkemece davanın bedel gözetilmeksizin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasıda isabetsizdir.Öyle ise, davacı ile davalı M.Ü.değinilen yönlere ilişkin olarak temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK:'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 12.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.