MAHKEMESİ: KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 26/04/2012NUMARASI: 2009/541-2012/273Yanlar arasında görülen "paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davası" sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; paylı mülkiyet üzere olan 606 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda davacı C.Ö.ile davalının paydaş, diğer davacı A. R.Ö.'in intifa hakkı sahibi bulunduğu, dava dışı paydaşların da yer aldığı taşınmazda kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesis edilmediği, ancak üzerinde bodrum+zemin kat+ 6 normal katlı bina olduğu, 3. normal kattaki 6 nolu dairenin dava konusu edildiği anlaşılmaktadır.Davacılar, paydaşların binadaki bölümleri fiilen bölüştüklerini ve çekişmeli kısmın kendi paylarına isabet ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.Somut olayda; yukarıdaki ilkeleri kapsayacak şekilde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Zira, her iki taraf da taşınmazda fiili kullanım biçiminin gerçekleştirildiğini, çekişmeli 6 nolu dairenin kendi tasarruflarına bırakıldığını ileri sürmüş iseler de bu iddia ve savunmaların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlandığını söyleyebilme imkanı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde araştırma ve inceleme yapılması, tanık dahil tüm delillerin toplanması, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşup -oluşmadığı, oluşmuşsa çekişmeli bölümün kim veya kimlerin paylarına isabet ettiği, hangi paydaşın kullanımına bırakıldığı, fiili kullanım biçimi oluşmamışsa davacının çekişmeli bölüm dışında kullandığı veya kullanabileceği yer bulunup bulunmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, davacı yanın kullandığı veya kullanabileceği yer bulunduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, aksi halde toplanan ve toplanacak deliller birarada değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.