MAHKEMESİ : HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/02/2013NUMARASI : 1990/488-2013/52Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, miras bırakan O'ın 3.2.1984 tarihinde öldüğü, ancak taraflardan mirasçılık belgesi temin edilmediği, davacının miras bırakanın kızı, davalıların miras bırakan O'ın oğlu A..'nin çocukları oldukları, tapuya kayıtlı 25 adet taşınmazın 21.6.1963 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile muris tarafından A..'ye temlik edildiği, bu taşınmazlardan 5'inin temlikinden vazgeçildiğinin sözleşmeye şerh düşüldüğü, dava konusu edilen 14 adet taşınmazın 1984-1985 yıllarında yapılan kadastro tespitleri sırasında tapu kaydına istinaden, Karga Köyü 29 parselin ise senetsizden A.. adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. (11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 611. maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 5ll. maddesi) Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bakım alacaklısı, bu sözleşmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış olur. Bakım borçlusu almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının daha önceden sahip olduğu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiği edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür. Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut sağlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır. (11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 614. maddesi, 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 514. maddesi)Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi, 11.01.2011 tarihinde kabul edilen, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi) Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Ne var ki, somut olayda hükme yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, öncelikle murisin mirasçılık belgesinin temin edilmesi, yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılması, daha önce açıldığı bildirilen tenkis dava dosyasının getirtilerek değerlendirilmesi, yerinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazların, davacıya verildiği bildirilen taşınmazların ve temlik dışı taşınmazların ölünceye kadar bakım sözleşmesi tarihine göre değerlerinin belirlenmesi ve bu belirlenecek değerlere göre oranlama yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.