MAHKEMESİ: GÖLBAŞI (ANKARA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/09/2006NUMARASI: 2006/295-568Taraflar arasında görülen davada;Davacının,kayden ..ada .. parsele maliki olduğu ..ada ..ve ..parsellere komşu mülkiyeti davalı Maliye Bakanlığına ait ve onun tarafından kiralanan .. parselde Eumetsat projesi kapsamında yapılmakta olan inşaatın,stratejik önemi olan Türksat bilgilerine ulaşabilme ve güvenlik zafiyeti oluşturabilme olasılığı bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve inşaatın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine,..parselin ihale ile davalı şirkete kiraya verildiğini,davanın ihaleye katılmadığı gibi,ihalenin durdurulmasını da istemediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Davalı şirket,..parselde herhangi bir kısıtlama olmadığı gibi davacının mülkiyet hakkı da bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davalı şirketin kiracı olarak 330 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu ve davacı taşınmazlarına herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava,komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın önlenmesi yoluyla elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden,.ada ..ada . ve .. parsel sayılı taşınmazlara kayden davacının malik olduğu,bu parsellerin komşusu durumunda ve mülkiyeti davalı Hazineye ait olup diğer davalıya kiralanan 330 sayılı parseldeki yapıların mevcudiyetinin stratejik önemi olan Türksat bilgilerine ulaşabilme ve güvenlik zaafiyeti oluşturabilme olasılığı yarattığı iddia edilerek davacının eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibari ile taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737. maddesi ve devam eden hükümleri çerçevesinde çözüme kavuşturulacağı açıktır.Bilindiği üzere çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma,inceleme ve soruşturmanın yukarıda değinilen ilkeleri karşılar nitelikte olduğu söylenemezHal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler kapsamında soruşturma yapılarak özellikle davalı tarafın komşu taşınmaz içerisinde bulunan tesislerden kaynaklanan komşuluk hukukuna aykırı olacak şekilde davacıya zarar verip vermediği rahatsız edici bir durumun meydana gelip gelmediği üzerinde durularak uzman bilirkişilerden alınacak kapsamlı raporla tespit edilmesi,varsa zarar ne gibi önlem ve önlemlerle giderileceğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yeterli araştırmaya dayanmadan yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,19.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.