Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1576 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 13024 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: KDZ.EREĞLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/07/2006NUMARASI: 2001/470-274Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 31.3.1977 tarih cilt .sayfa ..sıra ..da kayıtlı taşınmazına davalıların ziraat arazisi olarak kullanmak ve inşaat hazırlığı yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmalarının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar K..C.. ve R..C..3.9.1971 tarih .. sıra nolu ve 11.3.1986 tarih .. nolu tapu kayıtları ile malik oldukları yeri kullandıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu yerin ise 1971 yılından itibaren davalıların zilyetliği altında bulunduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verildi.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Nevarki mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olduğu söylenemez.Eldeki davanın davacısı A.. K..nun daha önce bu dosya içerisine getirtilen aynı yer AHM nin 1984/862 Esas – 2000/518 Karar sayılı dosyasının davalıları aleyhine aynı tapu kaydına dayanarak elatmanın önlenmesi davası açtığı, o dava sırasında Yargıtay 1. H.D. nin bozma ilamı da dikkate alınmak suretiyle tapu kaydına krokisinde sarı renk ile taralı olarak gösterilen bölümle ilgili olarak tapu kaydına kapsam belirlendiği ve kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir. Eldeki davada ise tapu kaydına önceki dosyada belirlenen yerin dışında ve tamamen ayrı bir bölümde krokide (A) harfi ile gösterilen yerle ilgili olarak kapsam belirlediği anlaşılmaktadır. Ancak tapu kapsamının tamamen farklı alanlarda tespit edilmesinin gerekçeleri raporda açıklanmamıştır.Bilindiği gibi, harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığınınaraştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Hal böyle olunca, önceki dava sonucu belirlenen kayıt kapsamıda göz önünde bulundurularak yukardaki değinilen ilkeler ve belirlenecek olgular çerçevesinde elde edilecek bulguların birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken tapunun kapsamı yönünden meydana gelen mübayenet giderilmeden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.