MAHKEMESİ: YAHYALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/11/2006NUMARASI: 2005/54-234Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, paydaşı bulundukları ..parsel sayılı çaplı taşınmaz üzerinde bulunan ev ve müştemilatının davalılar tarafından kullanıldığını, ayrıca ..parsel sayılı taşınmaza davalılar tarafından yapılan binanın . parsel sayılı taşınmaza taştığını ileri sürerek, davalıların elatmalarının önlenmesi ve taşkın yapının yıkımına karar verilmesini istemişlerdir.Davalı H.... parsel sayılı taşınmazda payı olduğunu, taşkın yapının kendisi tarafından yapıldığını, diğer davalılar ile bir ilgisinin olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacılar ile davalı H..ın ..parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları, fiili bir taksim olmadığı, payından az bir yer kullandığı, intifadan men koşulu oluşmadığı gerekçeleri ile davalı H..hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkında ise kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve dava dışı kişilerle birlikte davacıların taşınmazda paydaş bulundukları, çekişme konusu parsele komşu olan ..parselde paydaş olan davalı H...'ın aynı zamanda çekişmeli taşınmazda pay satın almak suretiyle paydaş hale geldiği, diğer davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak, davalı H..la beraber.. sayılı parselin paydaşı bulundukları, öte yandan bu parsel üzerindeki binanın çekişmeli taşınmaza taşkın olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince, davacılar ile davalı H... arasındaki çekişmenin T.M.K.'nun 688. ve takip eden hükümlerinin uygulanmak suretiyle giderileceği kuşkusuzdur.Ne varki; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, H.. dışındaki davalıların çekişme konusu taşınmaza elatma olgularının bulunup bulunmadığının duraksamaya meydan vermeyecek şekilde saptanması, davada yıkım isteği de bulunduğuna göre ana yapının üzerinde bulunduğu .parsel sayılı taşınmazın tüm paydaşlarının davada yer verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi, davacılar ile davalı H.. arasındaki çekişmede ise yukarıda belirtilen ilkelerde gözetilmek suretiyle soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.