Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15637 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15879 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNATYanlar arasında görülen tapu iptali-tescil, kabul edilmediği takdirde tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ..., davalı ..., davalı ... gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil kabul edilmediği takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden ise ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı 1928 doğumlu 'nün 27.08.2008 tarihinde öldüğü, davanın tarafları dışında başka mirasçısının bulunmadığı, murisin 2798 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını 13.02.1979 ve 08.11.1985 tarihli akitlerle oğulları satış suretiyle temlik ettiği, bunların da dava dışı yüklenici ile yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucunda anılan yerde bağımsız bölüm maliki oldukları, anlaşılmaktadır. Davacı, çekişme konusu taşınmaz paylarının davalılara temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılardan ..., ... ve ... 12.02.2009 tarihli oturumda davayı kabul etmişler, diğer davalılar ise davacının başka bir yerde aldığı evin borçlarını ödeyen murisin, çocukları arasında adil ve eşit davrandığını, mal kaçırma amacının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Medeni Kanununun 706., 6098 s. Borçlar Kanununun 237. (818 s. Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Hemen belirtmek gerekir ki; miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Öte yandan, denkleştirmenin miras bırakana ait her bir taşınmazda her mirasçısına pay ya da hak vermesi şeklinde yapılmasına gerek olmayıp, tüm mal varlığında her bir mirasçıya kabul edilebilir ölçüde bir mal veya hak vermesi halinde, miras bırakanın amacının mal kaçırma olmadığı, sağlığında mal varlığını mirasçıları arasında paylaştırma kastı taşıdığının kabulü zorunludur. Somut olaya gelince; miras bırakanın ölümünden sonra tüm mirasçılarının imzasını taşıyan 14.10.2008 tarihli sözleşmenin 4. maddesinin altındaki '' babamızın kardeşler arasında adil davrandığını kabul, beyan ve taahhüt ederiz '' şeklindeki beyana karşı usulüne uygun bir biçimde sahtelik iddiası ileri sürülmemiştir. Bu durumda belirtilen beyanın geçerli olduğunu kabul etmek zorunlu olup, miras bırakanın davacıya da kazandırımlarda bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Keza, davalı tanık ifadelerinden davacının aldığı dairenin parasının muris tarafından ödendiği, miras bırakanla çocukları arasında özellikle de davacı ile miras bırakan arasında bir husumetin olmadığı, mal kaçırmak için bir nedenin varlığının ortaya konulamadığı, miras bırakanın gerçek irade ve amacının mal kaçırmak olmadığı, denkleştirme amacıyla hareket ettiği sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; ıslah dilekçesinde faiz talebinde bulunan davacının, bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir. Tarafların temyiz itirazları değinilen yönler bakımından yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 990.00.'ar-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 12.11.2013 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. -KARŞI OY-1- Dosya içeriği ve toplanan delillerden davalılar 12.02.2009 tarihli celsede davacının davasının haklı olduğunu beyan edip davayı kabul ettikleri, miras bırakanın temlik tarihinde mal satmaya ihtiyacı ve nedeni olmadığı, davalı tanığı beyanından davacıyı dışladığı ve ona kırgın olduğu, davalılar 'in taşınmazları satın alacak ekonomik güçlerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 14.10.2008 tarihli " Miraasçılar Arası Taksim Sözleşmesi ve Karşılıklı İbraname" başlıklı belgenin 4. bendinin son cümlesi "feragat ettiğimizi, babamızın kardeşler arasında adil davrandığını kabul beyan ve taahhüt ederiz." cümlesi dava konusu taşınmazları kapsamadığı gibi belgede bulunduğu yer itibariyle miras bırakandan kalan paraların paylaşımına yönelik yazıldığı anlaşılmaktadır. Davalıların denkleştirme savunmaları ise davalı tanıklarının başka delillerle desteklenmeyen soyut beyanları karşısında ispatlanamamıştır.Sonuç itibariyle, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar yerinde olup, bir kısım davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekirken yukarda açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyoruz.2- Davacı ıslah dilekçesinde faiz talebinde bulunduğu halde mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden davacının temyiz itirazı kabul edilip mahkeme ilamı sadece bu nedenle bozulmalıdır. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Ziynet eşyası-belirsiz alacak davası T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI ESAS NO : 2014/13262 KARAR NO : 2015/5108 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MALATYA 2. AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/03/2014 NUMARASI : 2013/626-2014/180 DAVACI : DAVALI : Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı Da DAVANIN İHBARI • İHBAR OLUNANIN HAK VE YETKİLERİ • DAVADA TARAF SIFATI Taraflar arasındaki tazminat davasının yapıları yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen", hükmün süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan A. İnş. Taah. San. Tic. Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-KARAR Alt İşveren-Üst işveren-Rücu ve birlikte sorumluluk ilkeleri-sorumluluk dönemi-çalışma süresi Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2010/532E., 2011/483 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesini Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?