MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : YIKIM VE ECRİMİSİLYanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.11.2013 Salı günü saat 9.47 da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde kayda üstünlük tanınmak suretiyle davalının elatmasının önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki yapıların yıkımına karar verilmiş olması doğrudur. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine. Davalının ecrimisile ilişkin temyiz itirazlarına gelince, davacının; çekişmeli 72 parsel sayılı taşınmazda dava dışı kişilerle birlikte paylı mülkiyet üzere malik olduğu, tapuda adına kayıtlı 90/24000 payının bulunduğu, bir kısım paydaşların ise paylarını noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile davacıya sattıkları, ilgili sözleşmelerin davacı tarafından dosyaya sunulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalının kullanımındaki bölümün yıllara göre getirebileceği toplam ecrimisil miktarı 25.500,00 TL olarak belirlendikten sonra, davacının taşınmazdaki toplam payının noter satış vaadi sözleşmeleri ile birlikte 12570/24000 pay olduğundan bahisle, bu oran üzerinden talep edebileceği ecrimisilin 13.356,00 TL olduğu rapor edilmiş, mahkemece de bu miktar hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, satış vaadi sözleşmelerinin taraflarına kişisel hak sağlayabileceği, ancak satış vaadi sözleşmesi ile birlikte zilyetlikte teslim edilmiş ise lehine satış vaadi sözleşmesi düzenlenen kişi ya da kişilerin ecrimisil isteyebileceği kuşkusuzdur. Oysa somut olayda davacı taşınmazın paydaşlarından ve paylarını satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı halde bu sözleşmelere dayalı olarak davacı adına pay tescili yapılmadığı gibi zilyetliğin de teslim edilmediği sonucuna varılmaktadır.Bu durumda, davacının ancak tapudaki payı oranında ecrimisil isteğinde bulunabileceği gözetilerek, keşif sonucunda bilirkişi raporu ile saptanan ecrimisilden davacının tapudaki 90/24000 payına isabet eden bölümün hüküm altına alınması gerekirken, fazla miktarda ecrimisile karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı değinilen yön bakımından yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.