Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15598 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13216 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GİRESUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/05/2013NUMARASI : 2012/540-2013/223Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil mümkün olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı (karşı davacı) M.. Y.. vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.10.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-karşı davacı M.. Y.. ve vekili Avukat H...E...ile temyiz edilenler vekili Avukat Ş..U...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....arafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis, karşı dava ise aynı hukuksal nedene dayalı tapu iptali tescil, tazminat, mümkün olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkin olup, davaların reddine dair verilen kararın davacı G.....A...vekili ile davalı-karşı davacı M.. Y.. vekilinin temyizi üzerine, Dairece oy çokluğu ile; ''... Murisin dava dışı mirasçı Fatma'ya sağlığında herhangi bir kazandırmasının bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durularak kazandırması olduğunun saptanması halinde dayanak tüm kayıtların getirtilmesi, daha sonra her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, değinilen ilkeler kapsamında murisin paylaştırma kastı ile hareket edip etmediğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, tüm mirasçıları kapsayan bir paylaştırmanın bulunmadığının belirlenmesi halinde ise çekişme konusu taşınmazların davalılara temliklerinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı üzerinde durularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği '' gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, miras bırakanın tüm mirasçılarını kapsayacak şekilde bir paylaştırma yapmadığı, davalı M.. Y..'a diğer çocuklarından daha fazla değerde taşınmaz verdiği gerekçesi ile asıl davada her iki davacının tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, karşı dava da ise; 4 nolu bağımsız bölüm yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, diğer taşınmaz yönünden ise tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş, kararı yalnızca davalı-karşı davacı M.. Y.. vekili temyiz etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; asıl davanın reddine dair verilen ilk karar davacı Ali yönünden temyiz edilmemiş olması sebebi ile Ali yönünden kesinleştiği halde, asıl davada davacı Ali'nin miras payı bakımından iptal ve tescile karar verilmiş olması doğru değiToplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; miras bırakan M.. Y..'ın 10.01.2006 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak dava dışı eşi F.. Y.. ile, davada taraf olarak yeralan çocukları Gü..Ar.., M.. Y.. ve Rukiye'den olma oğlu A.. Y.. ile dava dışı Ayşe'den olma oğlu H..Y....ın kaldıkları, evrak arasına alınan tapu kayıtları ve resmi akitlere göre; murisin çekişmeye konu taşınmazlar dışında 12.09.1991 tarihinde 341 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümünü yine kızı Gülhanım'a, 3 nolu bağımsız bölümünü de dava dışı oğlu Hüseyin'e satış suretiyle devredip, 2 nolu konutu 14.09.1993 tarihinde kızından geri satın aldığı görülmektedir. Öte yandan; murisin yeğeni olan tanık M.. Ö..'ün; murisin sağlığında dava konusu olan binadaki 2 nolu bağımsız bölümü eşi Fatma'ya ayırdığını, ancak tapuda devir yaplmadığını, daha sonra Fatma'nın bu daireyi eşine sattırarak hayır kurumlarına bağışta bulunduğunu ifade ettiği, zaten tanık olarak bilgisine başvurulan dava dışı mirasçı F.. Y..'ın da; murisin sağlığında aynı binadaki 2 nolu bağımsız bölümü kendisine vermek istediğini, murisle birlikte bu yeri satarak bedelini hayır kurumlarına bağışladıklarını dile getirdiği, öte yandan yine aynı mirasçının tüm aşamalarda; miras bırakanın sağlığında tüm çocuklarına dairelerini paylaştırdığını, bu taksimi birlikte yaptıklarını, dava konusu binayı muris ve oğlu Mehmet'in birlikte yaptırdıklarını, Mehmet'in katkıları sebebi ile ona daha fazla bağımsız bölüm verdiğini ifade ettiği, inşaat mühendisi olduğunu ve sözkonusu binanın yapımını gerçekleştirdiğini beyan eden tanık A.. T..'un da; binanın murisin ve oğlu Mehmet'in maddi katkıları ile yapıldığını bildirdiği anlaşılmaktadır. O halde; taraflar dışında miras bırakanın dava dışı oğlu Hüseyin ile eşi Fatma lehine de kazandırmalar yaptığı, davalı-karşı davacı oğlu Mehmet'e diğer mirasçılarına göre daha fazla miktarda kazandırmalarda bulunmasının, 341 nolu parseldeki binanın yapımına Mehmet'in maddi katkısından ileri geldiği, bütün bu olgular karşısında, miras bırakanın yapmış olduğu çekişmeye konu temliklerdeki gerçek iradesinin mirasçılar arasında paylaştırma olduğu ve mal kaçırma amacını taşımadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, temyize yalnızca davalı-karşı davacı M.. Y..'ın geldiği gözetilerek asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı-karşı davacı M.. Y.. vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.