MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2011/439-2013/154Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, müstakilen ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacıya ait payın haklı ve geçerli neden olmaksızın davalılar tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu müfrez arsa vasıflı 582 ada 1030 parsel sayılı taşınmazın 10/100'er paylarının N.S., H. K., M. E.ve A..U., 12/100 payının Ö. A., 22/100 payının B. Ş., 11/100 payının A. V., 3/20 payının A.M. Ç.adına kayıtlı olduğu, paydaş N. G.'un payını 08.01.2008 tarihinde A.M. Ç.'a, davacının ise taşınmazdaki 10/100 payını 12.07.2011 tarihinde A. U.'na devrettiği; davacının paydaş A.M. Ç. ve A..U.dışındaki paydaşları davalı göstererek 12.07.2006-12.07.2012 arasındaki dönem için 30.000.00-TL ecrimisilin kademeli faiziyle davalılardan tahsili istemiyle 18.08.2011 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmeleri ile mümkündür.Tarafların davada yer almaları, dava ile ilgili işlemleri öğrenmeleri ve kendilerine tanınan hakları kullanmaları usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.Taraflara tebligat yapılmasını düzenleyen 6100 sayılı HMK 27. (1086 sayılı HUMK.’nun 73.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan yargılama ilkelerinden Hukuki Dinlenme Hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Mahkeme, kural olarak tarafların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün değildir. Öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi asıldır.Somut olayda mahkemece, paydaş N.G.'a usulüne uygun bir tebligat yapıldığı söylenemez. Zira; kural olarak " tebligat" yapılacak kimseye bilinen en son adresinde yapılır.Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi; bilinen en son adresi kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.(Tebligat Kanunu 10. md.) son adreste bulunamayan davalının tebligat adresinin Tebligat Kanunu 28/3 ve Tebligat Kanununa Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 48/2. maddesinde belirtildiği şekilde resmi kurumlardan araştırılması, gerekirse zabıta araştırması yapılması, adresin tespit edilememesi halinde, davalı adresi meçhul sayılarak ilanen tebligat yapılması gerekirken, tapudan gelen adresle yetinilerek 08.01.2008 tarihinde payını devrederek ilişiğini kestiği anlaşılan dava konusu taşınmazdaki edresine tebligat yapılması usulsüzdur.Ayrıca bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Hemen belirtilmeli ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince, emsal araştırması yapılmadan, soyut ve genel verilere dayanarak ecrimisil hesabı yapılması doğru olmadığı gibi ecrimisilin haksız kullanım tazminatı olduğu dikkate alınmaksızın davalıların kullanım durumları ve süreleri tespit edilmeden belirlenen ecrimisilin pay oranına göre dağıtılmış olması da isabetsizdir.Hal böyle olunca davalı N.G.'a usulüne uygun tebligat yapılması, her bir davalının kullandığı bağımsız bölümler ve kullanım sürelerinin dikkate alınarak yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda somut verilere dayalı olarak denetime esas olacak şekilde ayrı ayrı ecrimisil belirlenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bir kısım davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.