Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15529 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17326 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, TAZMİNATYanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza hem doğrudan hem de komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, 27.04.2012 ve 28.12.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kavak ağaçlarının yıkılmasına karar verilmiştir.Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet, geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı Kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; 03.05.2012 tarihli ... Raporunda, fen bilirkişi krokisinde A ve B harfi ile gösterilen ağaçların taşınmaza gölge yaptığı, boyunun yüksek olması sebebi ile özellikle fırtınalı havalarda kırılma ve yıkılma tehlikesi arz ettiği ve ileride yıkılması halinde zarar vereceğini belirtmiştir. Ancak uzun zaman sonra doğacak muhtemel zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması, mülkiyetin genel kurallarına ve bizzat Medeni Kanunun 737. maddesi hükmüne ters düşer. Somut zarar henüz gerçekleşmeden, muhtemel zarar nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenemez. Davalı tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle henüz gerçekleşmiş bir somut zararı bulunmadığından mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.