MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.11.2013 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat Davalılar ... vd.vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 253 ada 47 parsel sayılı taşınmazı ölen kızı ...’nın çocukları reşit olduklarında miras paylarını vermeleri kaydıyla çocukları davalı ... ile diğer davalıların murisi ...’ye satış suretiyle bedelsiz temlik ettiğini, kızı ...’nın çocukları büyüdükleri halde talebine rağmen davalılar ...’nin onlara haklarını vermeye yanaşmadıklarını, taraflar arasında görülen başka bir davada, eldeki davaya konu taşınmazın kendi murisleri ’ye temlikinin muvazaalı olduğuna dair davalılar ...’nin kabullerinin bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalı ..., davayı kabul etmiş, diğer davalılar ise, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, taşınmazın iadesine dair bir anlaşmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 253 ada 47 parsel sayılı taşınmazı 07.05.1984 tarihli akitle intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini yarı yarıya olmak üzere çocukları davalı ... ile diğer davalıların miras bırakanı ... ’e satış suretiyle temlik ettiği, anılan taşınmazın imar uygulaması sonucunda 4165 ada 1 parsel olarak tescilinin yapıldığı, daha sonra kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca (A) ve (B) bloklar hâlinde binalar yapılarak 30 adet bağımsız bölümün paylı mülkiyet üzere davalılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Gerçekten de, ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.12.2004 tarihli, 2003/1114 esas, 2004/600 karar... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/114 esas) sayılı dava dosyasında; davacı ...’a velayeten ... tarafından davalı ... aleyhine miras bırakan ...’in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 219 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ara malik kullanmak suretiyle oğlu davalıya temliki nedeniyle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, bu davanın yapılan yargılaması sırasında davacının 19.03.2003 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın satışındaki yegane amacın torunlarından mal kaçırmak olan muris ve eşi ...’in bunu itiyat haline getirdikleri, öncelikle 1980 yılında ölen evlatları ...’nın çocukları olan ...’ndan mal kaçırmak amacıyla 1984 yılında davalının babası ve muris ...’in eşi olan ...’in 253 ada 47 (yeni 4165 ada 1) parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 1/2 ‘şer paylı olmak üzere kızı ...’ye ve oğlu davalı ...’e devrettiklerini, sonradan müteahhitle yapılan inşaat sözleşmesine göre taşınmaza yapılan binadan kendisine düşen dairelerin intikalini önleyebilmek için dairelerin taksimine ...’in yanaşmadığı gibi tapuda ferağ vermekten de kaçındığını ileri sürerek açtıkları davanın kabulüne karar verilmesini istedikleri, mahkemece, çekişme konusu pay temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın dairece onanarak 30.06.2005 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.Bilindiği gibi, taraf muvazaasına dayalı iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği açıktır.Ancak, somut olayda, davacı çekişme konusu taşınmazı davalılara bedelsiz devrettiğini iddia etmiş, davalı ... davacı iddialarının doğru olduğunu belirterek davayı kabul etmiş, diğer davalılar da başka bir mahkemede görülmekte olan davada, yukarıda açıklandığı şeklide eldeki davaya konu taşınmazın kendi miras bırakanları ...’ye devredilmesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu beyan etmişlerdir. Anılan bu beyanın maddi vakayı kabul anlamına geldiğinde kuşku yoktur.Öyleyse, davacının çekişme konusu taşınmazı davalıların murisi kızı ...’ye temlikinin de muvazaalı olduğunun kabulü gerekir.Hal böyle olunca; davalılar ... aleyhine açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere anılan davalılar bakımından davanın reddi doğru değildir. Kabulü göre de, dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden dava konusu taşınmazın ½ payının davalı ...’e temlik edildiği ve davalı ...’in delillerin toplanmasına ilişkin mahkeme ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce davayı kabul ettiği gözetilerek harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken anılan husus dikkate alınmadan davalı ...’in fazla harç ve avukatlık parasından sorumlu tutulması da isabetsizdir.Davacının ve davalı ...’in bu yönlere ilişkin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, 08.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.