Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15428 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 11247 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: KADİRLİ SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 04/11/2009NUMARASI: 2008/809-2009/873Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, görev yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup,Mahkemece, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının maliki olduğu 87 parsel sayılı taşınmaza komşu taşınmazların maliki olan davalıların sınır tecavüzü yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteği ile eldeki davayı açtığı Kadirli Asliye Hukuk Mahkemesince, çekişmeli taşınmazların davacı parseline tecavüzlü olduğu belirtilen kısımların arazi değerinin dava tarihi itibari ile Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırında olduğu belirtilerek verilen görevsizlik kararının temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, yasal süresi içerisinde talep edilerek dosyanın gönderildiği Mahkemece, davanın görev yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun geçici 1. maddesinde “Bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.Dava, Türk Medeni Kanununun 683. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkin olup, davalıların her birinin taşınmazının ve tecavüzlü alanların farklı olduğuna, her bir davalıya karşı ayrı ayrı dava açılması mümkün iken birlikte dava açıldığına göre, ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur.Buna göre, birlikte açılan davalar bir birinden bağımsız olduğundan, her bir davalının taşınmazının çekişmeli taşınmaza tecavüzlü bölümünün değerine göre görev durumunun belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır.Somut olaya gelince, dava 15.4.2008 tarihinde açılmıştır. Mahkemece, mahallinde yapılan keşif sonucunda ibraz edilen raporlar ile çekişme konusu 87 parsel sayılı taşınmaza, davalı H...'nin tasarrufunda bulunan 88 sayılı parselin 101,94 m2 tecavüzlü kısmın içerisindeki taşkın bina ile birlikte dava tarihi itibariyle değerinin 4.901,36.-TL; davalı Y...'un paydaşı olduğu 86 sayılı parselin 394,59 m2 tecavüzlü kısmın değerinin dava tarihi itibariyle değerinin 1.831,08.-TL olduğu saptandığına göre, 1086 sayılı HUMK'nun 8/1 maddesi uyarınca sulh mahkemeleri 2008 yılı itibariyle değeri 6.330,00.-TL'ye kadar olan davalara bakmakla görevli olduğundan, yukarıda sözü edildiği üzere her bir davalının taşınmaza tecavüzlü alanların değeri gözetildiğinde davaya bakmaya Sulh Hukuk Makemesinin görevli olduğu açıktır. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek, gerekli incelemenin ve araştırmanın yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir. Davalı temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.