Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1530 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17811 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.10.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ...geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl ve birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve alacak isteklerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan babaları ...'nin annelerinin ölümünden sonraki üzüntüsünden, yaşlı ve yalnız olmasından yararlanan davalı damadı ...’in, murise bakacağını vaadederek muris adına kayıtlı 13 parça taşınmazın önce yakın arkadaşı olan davalı ...’a, ondan da adına bedelsiz temlikini sağladığını, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, hâlen davalı ... adına kayıtlı onbir taşınmaz yönünden miras payları oranında tapu iptali ve tescile, olmazsa tenkise, davalı ... tarafından üçüncü kişilere temlik edilen 81 ve 22 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise bedele karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada ise davaya konu 120, 244 ve 156 parsel sayılı taşınmazların üçüncü kişiye devredildiğini ve bu taşınmazlara karşılık 98 ada 136 parsel sayılı taşınmazdaki 14 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı 14 nolu bağımsız bölümün de tapusunun iptali ile yasal miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı takdirde tenkisine bu da olmazsa alacağa karar verilmesini istemişlerdir.Davalı ..., muris tarafından açılan...Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/45 E., 2006/208 K., sayılı kararın eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiğini belirterek, davalı ..., kendisine husumet yöneltilemeyeceği, birleşen davanın davalısı ... ise davaya konu 14 nolu bağımsız bölümü bedeli karşılığında üçüncü kişiden temellük ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, muris tarafından açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/45 E., 2006/208 K., sayılı davanın eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan Niyazi İnce'nin 11, 20, 22, 58, 81, 120, 122, 156, 244, 792, 794, 796, 799, parsel sayılı taşınmazların 05.11.2001 tarihinde davalı ...'a,...'nın da aynı taşınmazları 13.12.2002 tarihinde murisin damadı olan davalı ...'e satış suretiyle temlik ettikleri, ...'in davaya konu 22, 82, 120, 156 ve 244 parsel sayılı taşınmazları üçüncü kişilere devrettiği, mirasbırakanın 17.06.2008 tarihinde ölümüyle geride mirasçı olarak davacı kızları ... ile birleşen davanın davalısı kızı olan ...'nin kaldıkları, ...'nin ise davalı ... ile evli olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek davam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenilirliğini korumak amacıyla da kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.Yukarıda açıklanan ilke ve yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; mahkemece kesin hüküm olarak nitelendirilen mirasbırakan ... İnce tarafından ...ve... aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinde (AHM) açılan 2005/45 Esas 2005/208 Karar sayılı davada dayanılan hukuki sebebin iradenin fesada uğratılmasına yönelik olduğu, eldeki davada ise dayanılan hukuki sebebin muris muvazaası olduğu, öte yandan eldeki davanın mirasçılar ... ve ... tarafından davalı ... ... ve ... aleyhine açıldığı dolayısıyla taraflarının da faklı olduğu bu nedenlerle ... AHM.'nin 2005/45 E. sayılı davanın eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca işin esasına girilerek iddia ve savunma doğrultusunda tarafların ileri sürdükleri delillerin toplanması, gerekli değerlendirmenin yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.