Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15294 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18142 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SERİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/01/2013NUMARASI : 2008/721-2013/18Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptal ve tescil isteğinin reddine; tazminat isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; Davada, hata ve hile ile alınan vekaletname kullanılmak suretiyle temlikin yapıldığı ileri sürülerek tapu iptali ve tescil,olmadığı taktirde tazminat isteğinde bulunulmuştur.Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine;tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 219 ada 12 parsel sayılı taşınmaz davacıya ait iken,21.06.2007 tarihli vekaletname kullanılarak vekil N.. aracılığıyla adı geçen vekilin kocası olan davalı M..'e 03.07.2007 tarihinde satış suretiyle devredildiği, yargılama sırasında 04.05.2010 tarihli cebri satış yoluyla da dava dışı N.. K..adına 21.05.2010 tarihinde tescil edildiği,ondan da dava dışı E.. S..'a 24.05.2010 tarihinde satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK.nun 125. (1086 sayılı HUMK.'nun l86.) maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır. Somut olaya gelince; çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında cebri satış yoluyla dava dışı N.. K.. adına tescil edildiği, ondan da dava dışı E.. S..'a satış suretiyle devredildiği, mahkemece 03.11.2010 tarihli oturumda davacı vekiline tercih hakkını kullanmak üzere bir sonraki oturuma kadar süre verildiği,ancak sonraki oturumlarda davacı vekiline tercih hakkı sorulmadığı gibi davacı vekilinin de bu hususta herhangibir beyanda bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, dava konusu taşınmazın önce cebri satış yoluyla ve sonrasında satış suretiyle dava dışı kişilere temlik edilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK.nun 125. (1086 sayılı HUMK.'nun l86.) maddesi hükmü uyarınca,davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usulü eksiklik giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.