Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1526 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2648 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2010/1034-2013/924Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, kayden paydaşı olduğu dava konusu onüç parça taşınmazı uzun yıllardan beri davalılara kiraladığını, en son 2009 yılı için kira sözleşmesi yapıldığını, anlaşamadıkları için daha sonrası için herhangi bir kira sözleşmesi yapmadıkları halde davalıların taşınmazları kullanmaya devam ettiklerini ve taşınmazları ekip biçerek haksız şekilde gelir elde ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile ecrimisil istemiştir.Davalılar, dava konusu taşınmazlarda kendi payları ve diğer paydaşlardan kiraladıkları yerleri kullandıklarını, taşınmazlarda fiili kullanım durumu oluşmadığını ve intifadan men olgusunun gerçekleşmediğini ayrıca dava konusu taşınmazların bir kısmını ise kullanmadıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu taşınmazların bir kısmında davacıya ait payın haklı ve geçerli bir neden olmaksızın davalılar tarafından kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazların ifraz ve imar görerek pek çok parsele gittiği, 1, 2, 4, 5, 1185, 1187, 11, 12, 1173, 1006, 1181, 1183, 1089, 1182 parsellerin ¼ payının S.. Ü..(Ç...) adına kayıtlı olduğu; dava konusu 5 parsel dışındaki taşınmazların bir kısmında her iki davalının, bir kısmında ise sadece davalı M..S..'in paydaş olduğu, davalıların paylarıyla birlikte diğer paydaşlara teban taşınmazları kullandıkları savunmasında bulundukları, İl Tarım Müdürlüğünden getirtilen çiftçi kayıt sistemine ilişkin belgelerden 2010 yılında dava konusu 1, 2, 4, 11, 12 parsellerin tamamının; 5, 1006 ve 1089 parsellerin bir kısmının davalılar, 1185 ve 1187 parsellerin geldisi olan 10 parselin ise sadece davalı Hacı tarafından kullanıldığının belirtildiği, davacı tarafından sunulan kira sözleşmesine göre 01/01/2009 tarihinden itibaren bir yıllığına 1, 2, 4, 5, 10, 11, 12, 14, 1006, 1030, 1089 parsellerin davalı M. S..'e kiraya verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazların bir kısmında taraflar paydaş olup bir kısmında da davalılar diğer paydaşlara teban taşınmazları kullandıklarını savunmaktadırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Ayrıca paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptamalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Türk Medeni Kanunu'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Ecrimisil isteği bakımından ise kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Somut olayda her ne kadar mahkemece, dava konusu taşınmazların kiraya verilebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmişse de yukarıda belirtilen ilkelerden de anlaşılacağı üzere davalılar tarafından bizzat kiraya verilerek gelir elde edilen taşınmazlar yönünden hukuksal semere söz konusu olup bu durumda intifadan men olgusu aranmayacaktır. Buna karşın eldeki davada olduğu gibi paydaş olup(paydaş olmasa bile diğer paydaşlara teban) kiraya vermeksizin kullanılan taşınmazlar bakımından yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bir araştırma yapılması gerektiği açıktır.Bu durumda dosya kapsamında, dava konusu taşınmazların tamamının davalılar tarafından kullanıldığına ilişkin tam bir tespit bulunmadığından, taşınmazlarda davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir yer bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yoksa ecrimisil yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tesbit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile sonuca gildilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de bilirkişi raporlarında, bir kısım taşınmazlarda herhangi bir kullanımın bulunmadığı belirtildiği halde bu parseller yönünden de elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)'nun 297/2. maddesi gereğince imar ve ifraz gören taşınmazların yeni parsel numaraları üzerinden değerlendirme yapılarak kabul kararı verilmesi gerektiği halde, infazda tereddüt yaratacak biçimde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması da isabetsizdir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.