MAHKEMESİ : ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2013NUMARASI : 2012/198-2013/159Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece ecrimisil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı hazine vekili ve davalı il özel idaresi vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece,ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, davada istek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil olduğu halde, sadece ecrimisile hükmedildiği,elatmanın önlenmesi isteği bakımından davadan fera gat edildiği halde olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz ise de temyiz edenin sıfatına ve temyiz sebebine göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı Hazinenin malik olduğu 52 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 03.05.2002 tarihinde diğer davalı İl Özel İdaresine afet yönetim merkezi olarak tahsis edildiği, ancak 5737 sayılı Kanunun geçici 7. maddesine göre davacı vakfın 12.10.2010 tarihinde taşınmaza malik olduğu, ihtara rağmen taşınmazın boşaltılmadığı,davacının elatmanın önlenmesi ve taşınmazın boş olarak teslimi ile dava tarihinden kayden malik olduğu tarihe kadar geriye dönük 11.200,00 TL ecrimisil istemli eldeki davayı açtığı,yargılama aşamasında 22.02.2010 tarihinde taşınmazın teslim edildiğinden dolayı elatmanın önlenmesi isteğinden feragat ettiği,davalıların ise husumet itirazında bulunarak,esastan da davanın reddini savundukları anlaşılmaktadır. Gerçekten de, davalı hazinenin taşınmazın maliki iken diğer davalı il özel idaresine afet yönetim merkezi olarak tahsis etttiği ancak mülkiyetin davacı vakfa devrinden sonra davalı hazinenin tahsise dair idari kararı her zaman geri alabilme imkanı var iken tahsis kararını geri almamak;diğer davalı il özel idaresinin de davacının kayden malik olduğu tarihten itibaren haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın dava konusu taşınmazı kullanmak suretiyle elattığı saptanmak ve tahsis kararının içeriğinden tahsis edilen idarenin il özel idaresi olduğu anlaşıldığı gibi 5902 sayılı Yasanın 6111 sayılı kanun ile değişik 18. maddesi uyarınca afet yönetim merkezlerinin il özel idaresi bünyesinde kurulacağı düzenlemesi karşısında davalı il özel idaresinin pasif dava ehliyetinin bulunduğu ve davada ecrimisile hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı hazine vekili ve davalı il özel idaresi vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Ne var ki, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266. vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.Özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak Miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıdaki ilke ve esaslara uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, davaya konu taşınmazın dava konusu ilk dönemde ( 2010 yılında ) mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası belirlenirken, herhangi bir emsal kira sözleşmesi getirtilmediği gibi emsal incelemesi de yapılmamıştır.Hâl böyle olunca, açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle kira esasına göre emsallerde incelenmek suretiyle dava konusu taşınmazın 2010 yıllında getirebileceği ecrimisilin belirlenmesi, sonraki dönemler için ÜFE artış oranının uygulanması, böylece hüküm vermeye elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hükme yeterli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde ecrimisile karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi ecrimisil davalarında, her dönem sonu için belirlenen miktara dönem sonu (tahakkuk tarihi) itibariyle faiz yürütülmesi gerekirken belirlenen ecrimisil miktarının tamamına ihtar tebliğ tarihinden itibaren faiz işletilmesi de isabetsizdir. Davalı hazine vekilinin ve davalı il özel idaresi vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle,hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.