MAHKEMESİ : BEYPAZARI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/07/2011NUMARASI : 2009/12-2011/211Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis veya tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.09.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ile temyiz edilenler vekili Avukat geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacıların saklı paylarının ihlal edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kat mülkiyeti kurulu 13 parsel sayılı taşınmazda çekişme konusu 5 nolu meskenin davalı Münire, 6 nolu meskenin davalı B. 7 nolu meskenin ise davalı L.adına 05.09.2003 tarihinde kat mülkiyetine istinaden kayıtlı olduğu, miras bırakan ile dava dışı S.S. H.Konut Yapı Kooperatifi arasında imzalanan 14.05.1997 tarihli adi nitelikte kat karşılığı arsa sözleşmesi ile murise ait 644 ada 4, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 parselde kayıtlı toplam 3399 m2 büyüklüğündeki arsaya yüklenicinin yapacağı 5 bloktan 4. parsel üzerine inşaa edilen 8 daireli blokun tamamının miras bırakana verilmesinin, bu 8 adet dairenin teslim edilirken parkeli olarak imal edilen dairelerin davalılar adına tapusunun verileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.Davacılar, murisin oğlu olan dava dışı B.'in miras bırakanı kandırması neticesinde anılan işlemlerin yapıldığını, mirastan mal kaçırmak amacıyla sözleşme ve neticesinde temliklerin gerçekleştirildiğini, öte yandan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin şekil şartlarına uygun olmaması ve miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmamaması sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. Ne var ki, mahkemece, muvazaa iddiası üzerinde hiç durulmadan terditli istek olan tenkis isteği yönünden inceleme ve araştırma yapılarak sonuca gidilmiştir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706., Türk Borçlar Kanununun 237. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.O halde, tevhit sonucu oluşan 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının geldi kayıtlarının tedavülleri ile birlikte getirtilerek, öncelikle muris muvazaası iddiası yönünden yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması, bu hususta tarafların gösterecekleri tüm delillerin eksiksiz toplanması, muvazaa iddiasının yerinde görülmemesi halinde terditli tenkis isteğinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.