Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1518 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13150 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: ADANA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 21/03/2012NUMARASI: 2008/288-2012/181Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tazminat davası sonunda, yerel mahkemece, Seyhan Belediyesi hakkında karar verilmesine yerolmadığına, diğer davalılar yönünden eski hale ihya isteğinin kabulü ile Hazine adına tesciline ilişkin olarak verilen karar davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, imar işleminin iptali nedenine dayalı kök parselin ihyası suretiyle Hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, Seyhan Belediyesi hakkında karar verilmesine yerolmadığına, diğer davalılar yönünden eski hale ihya isteğinin kabulü ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından aynı alanda imar düzenlemesi yapıldığı, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.Bilindiği üzere; imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söylebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; tüm aşamalarda dava konusu yerin Seyhan Belediyesi'nin 38 nolu imar uygulaması içinde kaldığının bildirildiği, uygulama neticesinde alınan teknik bilirkişi raporunda ise taşınmazın Seyhan Belediyesinin yapmış olduğu 37 nolu imar uygulama sahası içinde kaldığının saptandığı, itiraz üzerine düzenlenen ek raporda ise 2007 yılında yapılan 38 nolu imar uygulaması içinde kaldığının belirtildiği, ne var ki taşınmazın Seyhan Belediyesinin hangi imar düzenlemesi kapsamında kaldığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin olarak belirlenmeden sonuca gidildiği görülmektedir. Hal böyle olunca; imar düzenlemesi konusunda uzman harita mühendisi olan üç kişilik bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak, çekişme konusu taşınmazın Seyhan Belediyesinin hangi imar düzenlemesi içinde kaldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, taşınmazın 38 nolu imar uygulaması kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmediği gözetilerek davanın reddedilmesi gerektiğinin düşünülmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olması doğru olmadığı gibi, çekişmeye konu imar uygulamalarının önce Seyhan Belediyesi daha sonra da Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirildiği ve her iki uygulamanın da idari yargı yerinde iptal edildiği, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine alındığı ve halefiyet ilkesi gereği Seyhan Belediyesi'nin işleminden Çukurova Belediyesi'nin sorumlu olduğu gözetilerek yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden Adana Büyükşehir Belediyesi ile Çukurova Belediyesi'nin birlikte sorumlu tutulmaları gerekirken yalnızca Adana Büyükşehir Belediyesinin sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir. Davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.