MAHKEMESİ: BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/05/2012NUMARASI: 2011/258-2012/172Yanlar arasında görülen yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat G. T. ile temyiz edilen vekili Avukat C. D. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S.K.tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava; denizden dolgu yapılan alanda inşa edilen yapıların yıkımı isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; çekişme konusu gazino ve çay bahçesi niteliğindeki yapıların, 17 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, 17 parselin ise 15.08.1975 tarihinde ihdasen davacı Hazine adına kayıtlı olduğu, davaya konu olan yapıların büyük oranda dolgu yoluyla kazanılan kısımda bulunduğu, dolgu yolu ile kazanılan bölümlerin ise devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, taraflar arasında düzenlenen 02.03.2001 tarihli protokol uyarınca iki adet yapının davalı Belediye tarafından yapılıp yine belediye tarafından tasarruf edildiği, davalının taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; denizden dolgu yolu ile elde edilen alanlar devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, kamu malı niteliğindedir.Bu yerlerde yapılaşmak 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6 ile 10. maddelerinde öngörülen koşulların yerine getirilmesi ile mümkündür.Bilindiği üzere; 3621 sayılı Yasanın 6. maddesinin ilk fıkrasında; kıyılarda ne gibi yapılanmanın mümkün olmayacağı belirtilmiş,2. Fıkrasında ise bu yerlerde uygulama imar planı gereğince iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım... gibi sayılan yapı ve tesislerin yapılabileceği kabul edilmiştir.Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere sözkonusu yapılanmanın hukuken korunabilmesi, kıyıda uygulama imar planının karar altına alınması ve uygulamaya geçilmesi ile olanaklıdır.Diğer taraftan aynı Yasa'nın '' doldurma ve kurutma yoluyla, arazi ve bu araziler üzerinde yapılabilecek yapılar'' başlıklı 7. maddesinde; denizden doldurma ve kurutma işlemleri belirli prosedüre ve bir takım izinlere bağlanmış, yine aynı Yasa'nın 8. maddesinde ise;'' uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4. maddede belirtilen mesafeler içinde hiçbir yapı ve tesis yapılamayacağı, uygulama imar planı bulunan yerlerde de duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı, moloz, toprak, cürüf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemeyeceği, kazı yapılamayacağı belirtilmiştir.Açıklandığı üzere bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla altı ve yedinci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesisleri yapılabilir.Bu haliyle davaya ve yıkıma konu olan yapıların hukuken korunabilmesi uygulama imar planının karar altına alınması ve uygulamaya geçilmesi ile mümkün olacaktır.Somut olayda; dava konusu olan yapıların 3621 sayılı Kanunun 6., 7. ve 8. maddelerinde belirtilen nitelikte bulunmadığı, büyük bölümlerinin sabit nitelikte yapılar olduğu, gazinonun herkesin girebileceği halka açık yer olmadığı gibi onaylanmış geçerli bir uygulama imar planının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.O halde; mahkemece davanın kabulüne karar verilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 05.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.