Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1517 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12507 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : ÇANAKKALE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/09/2006NUMARASI : 2003/79-492Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakanın ..ada ..parsel ..ve ..nolu bağımsız bölümlerini mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalılara ölünceye kadar bakma akdi şeklinde temlik ettiğini yapılan işlemle mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ile veraset ilamına göre tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, çekişmeli taşınmazların miras bırakan mal varlığının bir kısmı olup, bakıp gözetmek şartıyla temlik edildiklerini, kendilerinin temlik öncesi ve sonrası görevlerini özen içinde yerine getirdiklerini, iddiların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek, davanın ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın ..ada ..parsel sayılı taşınmazdaki malik olduğu 694/2400 payını bakım karşılığı 28.12.1998 tarihli akitle davalılara temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu bu işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvaazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir.Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür.En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında,aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; davacıların miras bırakanın ilk eşinden olma çocukları davalıların ise miras bırakanın birlikte yaşadığı kişiden olma çocukları olduğu miras bırakanın yaşantısı içerisinde davacıların kendisine baktıkları gibi davalıların da baktığı ve ihtiyaçlarını giderdikleri anlaşılmaktadır.Öte yandan, miras bırakanın sağlığında akit gereğinin ifa edilmediğinden bahisle açtığı bir davası da bulunmamaktadır.Ayrıca miras bırakanın öldüğünde başkaca malvarlığının bulunduğu da sabittir.Belirlenen bu olğular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.