Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15138 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13178 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2011/604-2013/97Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.09.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan N.. B.. ve vekili Avukat. F. K., Avukat H. O. ile temyiz edilenler vekili Avukat A. C. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece; kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan S. B.'in 19/01/2004 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kendisinden önce ölen oğlu H. B.'den olma torunları Nedim ve Atilla ile kızları H. B. ve G.. E..'i bıraktığı, murisin vekil kıldığı H. B. aracılığıyla 20/07/2001 tarih ve birbirini takip eden yevmiyeli üç ayrı akitle toplamda sekiz parça taşınmazını kızı G.. E.. ve damadı Ş.. B..'e satış yoluyla temlik ettiği, mirasbırakanın sağlığında, eldeki davaya konu edilen temliki işlemler hakkında vekil kıldığı Hayriye Bilgiç, kayıt malikleri G. T., Ş.. B.. ve Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/517 Esas, 2003/842 Karar sayılı kararı ile "Tapu Sicil Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet yokluğundan, diğer davalılar bakımından da iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın Dairenin 15/04/2004 tarihli, 2004/4238 Esas, 2004/4421 sayılı onama ilamı ile kesinleştiği, bilahare davacıların murise teb'an aynı parseller hakkında aynı kişilere yönelik (H. B., G. T., Ş.. B.. ve Tapu Sicil Müdürlüğü) yönelik aynı hukuksal nedene dayalı olarak açtıkları tapu iptal ve tescil istekli davanın da, yukarıda sözü edilen mahkeme kararı gerekçe yapılmak suretiyle reddedildiği, Silivri Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2006/200 Esas, 2011/181 sayılı davanın reddine ilişkin kararı Dairenin 08/05/2012 tarihli, 2011/12485 Esas, 2012/5316 Karar sayılı ilamı ile onandığı, onama ilamında "....daha önceden muris Seyit tarafından vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı dava reddedilerek kesinleştiğine göre" denilmek suretiyle murisin sağlığında açtığı davaya da atıfta bulunulduğu anlaşılmaktadır.Eldeki davada da davacılar; aynı taşınmazlar hakkında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve miras payları oranında adlarına tescil isteğinde bulunmuşlar, mahkemece de yukarıda belirtilen Silivri Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2006/200 Esas, 2011/181 karar sayılı kararı kesin hüküm olarak nitelendirilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hâkimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237.maddesinde ( 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesi ) düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece de kendiliğinden (re'sen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartındır (HMK m.114/1-i). Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (YHGK'nin 03.04.2013 gün ve 2012/1-1133 E, 2013/421 K. sayılı ilamı).Yukarıda açıklanan ilke ve yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; mahkemece kesin hüküm olarak nitelendirilen davacıların Silivri Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde açtıkları 2006/200 Esas sayılı davada vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı, başka bir anlatımla davada dayanılan maddi vakıaların dolayısıyla hukusal nedenin farklı olduğu, bu nedenle eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır.Hâl böyle olunca; iddia ve savunma doğrultusunda tarafların ileri sürdükleri delillerin toplanması, gerekli değerlendirmenin yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.