Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15093 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16387 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... ... 'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, ortak mirasbırakanları ...'nın, 120, 127, 215, 225, 232, 233, 238 ve 398 parsel sayılı taşınmazlardaki kedisine ait paylar ile temlik tarihinde yaşı küşük olan kızı ...'e ait payları vekili aracılığla 19.07.1968 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, satışın gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ...'e ait paylar yönünden davaya aile mahkemesinde bakılacağı gerekçesi ile davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, mirasbırakan ...'ya ait payların temlikinin ise muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan deliller ile mirasbırakan ...'nın ölümüyle geriye mirasçı olarak kendisinden önce ölen kızı ...'den olma torunları olan davacı ..., ..., ... ve ... ile davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ... ile ...'nin kaldıkları, mirasbırakanın 120, 127, 215, 225, 232, 233, 238 ve 398 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını vekil kıldığı dava dışı kardeşi ... ... aracılığıya 19.07.1968 tarihinde davalı oğlu ...'e tapuda satış gibi göstermek suretiyle temlik ettiği, anılan temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davacıların mirasçılık belgesindeki payları oranında davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki; Dairece eksikliğin tamamlatılması yoluyla getirtilen çekişmeye konu 398 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kayıttan anılan taşınmazın 3402 sayılı Yasa'nın 22/a maddesi gereğince yenileme işlemi görerek 305 ada 8 sayılı parsele dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda yeni oluşan parsel üzerinden hüküm kurulması gerektiği halde hukuki dayanağı kalmayan başka bir deyişle yenileme işlemi ile kaydı kapatılan kadastral parsel üzerinden karar verilemeyeceği açıktır.Anılan bu husus; doğru sicil oluşturma ilkesinin bir sonucu olup dolu pafta ilkesine aykırı düşmektedir. Öte yandan devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi ve kamu düzeniyle ilgili olduğundan re’sen gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca; 3402 sayılı Yasa'nın 22/A maddesi gereğince yenileme ile oluşan 305 ada 8 sayılı parsel hakkında hüküm tesisi gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde sayfası kapatılan eski parsel numarası üzerinden karar verilmesi isabetsizdir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.