Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15061 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 144 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/09/2013NUMARASI : 2005/540-2013/387Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu bütün taşınmazlarda davacının payına davalının elatmasının önlenmesine, .. ve ..parsel sayılı taşınmazlar bakımından ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu .. parsel sayılı taşınmazların davacı ve davalı adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, ... sayılı parselde ise davacının paydaş olduğu, söz konusu 10 adet taşınmazın ekip dikmek suretiyle davalı tarafından kullanıldığı, davacıya payı oranında herhangi bir ödeme yapılmadığı iddiasıyla eldeki davanın açıldığı, 24.4.2007 tarihinde yapılan keşifte ve aşamalarda dinlenen taraf tanıklarının, dava konusu taşınmazları 2-3 sene öncesine kadar davalının kullandığını, dava açıldıktan sonra yapılan paylaşıma göre davacının da bazı yerleri kullanmaya başladığını, dava açılana kadar davacının herhangi bir yer kullanmadığını beyan ettikleri, 1633 parselin yaklaşık 10 yıldır davacı tarafça kullanıldığı, 1649 parselin ise kimse tarafından kullanılmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, dava tarihinden önce davacı tarafından ... parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, eldeki dava devam etmekte iken 17.10.2005 tarihinde 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan dava ile çekişme konusu bütün taşınmazlar bakımından ortaklığın giderilmesinin istenildiği, dolayısıyla davacı tarafından 10 yıldır kullanıldığı saptanan ..parsel dışındaki .. ve .. parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak intifadan men koşulunun gerçekleştiği, diğer taşınmazlar bakımından, her ne kadar dava tarihi itibariyle davacının bu taşınmazları kullanmadığı, dava tarihinden sonra (.. ve .. parselleri) kullanmaya başladığı anlaşılıyor ise de, dava açılmadan önce davacının taşınmazlardan yararlanma isteğini davalıya bildirdiğini yani intifadan men olgusunun gerçekleştiğini kanıtlayamadığı gözetilerek diğer taşınmazlar bakımından ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi, ayrıca ve parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalı müdahalesi keşfen saptandığından davacıların payı oranında davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi kural olarak doğru olduğu gibi, mahkemece davacı vekiline 22.7.2008 tarihli oturumda, 24.2.2007 tarihinde ölen davacıya ait mirasçılık belgesini ve vekaletnameleri sunmak üzere kesin mehil verildiği, davacı vekilince mirasçılık belgesinin temini bakımından 9.3.2007 tarihinde açılan dava sonucunda 14.10.2008 tarihinde karar verildiği, bu durumda kesin mehil verilen işlemin gereğinin süresinde yerine getirildiği dikkate alındığında tarafların aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince;Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi/ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde 6100 sayılı HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.Somut olayda, tarım arazisi niteliğindeki .. ve ..sayılı parseller bakımından ecrimisil istenen 2000-2005 yılları için yukarıda açıklanan yöntem izlenerek zirai gelir metoduna göre ecrimisil hesabı yapılarak davacıların payı oranında belirlenen miktara hükmedilmesi gerekirken, davacı ve davalının fiili kullanım durumu ve hisse oranlarına göre az ya da çok yer kullandıkları gerekçesiyle usul ve yasaya aykırı hesaplamalar sonucu belirlenen miktara hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama sırasında bazı taşınmazlarda davacı tarafın da kullandığı bölümler bulunduğu saptanmış olmasına rağmen bütün taşınmazlar yönünden davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca; ........... sayılı parseller bakımından dava tarihinden sonra davacıların da bu taşınmazlarda kullandığı yerler bulunması sebebiyle elatmanın önlenmesi talebinin konusuz kaldığı ve payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın elatmanın önlenmesi isteğinin dinlenemeyeceği gözetilerek, bu taşınmazlar yönünden elatmanın önlenmesi isteği bakımından karar verilmesine yer olmadığına; 10 yıldır davacı tarafça kullanılan ... parsel ile kimse tarafından kullanılmayan 1649 sayılı parsel yönünden elatmanın önlenmesi isteğinin reddine; .. ve ... parseller bakımından 20.9.2000-20.9.2005 tarihleri arasındaki dönem için yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıların payı oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.