MAHKEMESİ : TURGUTLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/02/2013NUMARASI : 2012/490-2013/94Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davalının davacıların rızası olmadan taşınmazlara müdahale ettiği ancak ecrimsil bedelinin talep edilen miktardan az olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu tarla vasıflı 141 ada 55, 56 ve 89 parsel sayılı taşınmazların davacılarla birlikte dava dışı H.P.adına kayıtlı olduğu, davalının, davacıların paydaş olduğu taşınmazlara haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kullanmak suretiyle müdahale ettiği saptanarak el atmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir reddine,Her ne kadar 21.09.2012 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazların kısmen bağ kısmen tarla olarak kullanıldığı belirtilerek tarla olarak kullanılan kısım 15.612.58m2, krokide kırmızı renkle gösterilen ve bağ olarak kullanılan kısım ise 6.756.42m2 olarak belirlendiği halde mahkemece "141 ada 55, 56 ve 89 nolu parsellerin bilirkişilerin rapor ve krokisinde kırmızı renkle gösterilen toplam 15.612,58 m²'lik kısmına yapılan el atmasının önlenmesine" şeklinde hüküm kurulması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus temyiz konusu edilmemiştir.Davalı tarafın ecrimisile yönelik temyiz itirazlarına gelince, bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince, davalının beyanından ve 27.06.2012 tarihli keşifte yapılan incelemede dava konusu taşınmazların bir kısmının göl niteliğinde bulunduğu ve bilirkişi raporunda da davalı tarafından kullanılan bağın 4 yaşında olduğundan bahsedildiği halde taşınmazların ne kadarının bağ ve tarla ne kadarının da göl niteliğinde olduğu açıklığa kavuşturulmadığı gibi davalının taşınmazın hangi kısımlarını ne kadar süredir kullandığının da belirlenmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan somut veriler esas alınmadan ve sonraki dönemler için ÜFE artış oranı yansıtılmadan ecrimisil hesabı yapılması da doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazların tamamının 4 yıl tarla ve 1 yıl bağ olarak kullanılmasının esas alınması da doğru değildir.Hal böyle olunca dava konusu taşınmazların bir kısmının göl niteliğinde olup olmadığını, şayet göl niteliğinde bir yer varsa bu kısım ile davalının bağ ve tarla olarak kullandığı yerlerin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, davalının müdahalesinin ne kadar süredir devam ettiğinin açıklığa kavuşturulması ayrıca dava konusu taşınmazlarda tarla olarak kullanılan yerlerin tarla olarak, bağ olarak kullanılan yerlerin ise bağ olarak müdahale süresince getireceği ecrimisil bedellerinin yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda denetime esas olacak şekilde tesbit edilmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.