Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14974 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13457 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2012NUMARASI : 2012/367-2012/436Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davalı Ş.Y. bakımından davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından ise ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1270 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı ile davalıların dava dışı kişilerle birlikte paylı mülkiyet üzere malik oldukları, imar parseli olan taşınmazın arsa vasfında olduğu, ancak taşınmaz üzerinde bir kısım yapıların bulunduğu, mesken ve işyeri niteliğindeki bu yapıların davalılar tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı, bir kısım yerlerin ise dava dışı paydaşlar tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.Davacı; kayden paydaşı olduğu taşınmazda kullandığı her hangi bir bölümün bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar ise kullandıkları binaları 1970 yılında kendi taşınmazlarına yaptıklarını, davacının sonradan imar uygulaması ile taşınmaza paydaş kılındığını, anılan imar uygulamasının iptali için de idare mahkemesinde dava açtıklarını belirterek, davanın reddini savundukları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus T.M.K.nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş ve imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. Yapıyı kullanmakta haksız sayılmayacağından ecrimisil ile de sorumlu tutulamaz. Eldeki davada ise, mahkemece davalıların savunması üzerinde durulmamıştır. Bu nedenle yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaza ilişkin imar öncesi durumunu gösteren tüm kayıtların getirtilmesi, imar uygulamasından önce davalıların kayda dayalı bir haklarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, davalıların kullandıkları binaların uygulama öncesinde kendi mülkiyet alanlarında kalıp kalmadığının araştırılması, kendi mülkiyet alanlarında kaldığı ve davacının da imar uygulaması ile imar parselinde paydaş kılındığının saptanması halinde, davalılar haksız ve kötüniyetli sayılmayacaklarından ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.