MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Yanlar arasında görülen tapu iptal, tescil olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2637 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın miras bırakan ... tarafından 08.01.2007 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle devredildiği görülmektedir.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazdaki diğer ½ payın miras bırakan ... tarafından mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak devredildiği iddiası ile ... Hukuk Mahkemesinin 2008/205 E. 2011/251 K. sayılı dosyası ile eldeki dosya davacıları tarafından davalı ... aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verildiği, kararın temyizi neticesinde Dairenin 11.02.2013 tarih ve 2012/13201 E. 2013/1713 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu görülmektedir. Eldeki dava dosyasında ise gerek tanık beyanları ve gerekse taşınmazın gerçek değerini saptayan bilirkişi raporu gözetildiğinde, değerler arasında açık ve aşırı fark bulunduğu, taşınmazını temlik etmesine karşın miras bırakanın çekişmeli taşınmazda ölünceye kadar oturmaya devam ettiği ve miras bırakanın satıma ihtiyacının bulunmadığı ve ilk eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla yeğeni olan davalıya bu taşınmazını gerçekte bağışladığı ancak resmi işlemin satış şeklinde yapıldığı, işlemin bedelsiz ve danışıklı olduğu, mirasçılardan mal kaçırma amacı ile temlikte bulunulduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.