Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14927 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10802 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasındaki davadan dolayı .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.03.2012 gün ve 2009/513 esas 2012/ 95 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 15.04.2013 gün ve 5137-5557 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, idari yargıda verilen iptal kararı ile imar tescillerinin sebepten ve illetten yoksun hale geldikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararın, davalı ... tarafından temyizi üzerine Dairece, "..iptali istenen 3316 ada 7 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden ...'nın davada davalı olarak yer almadığı görülmüştür. Hal böyle olunca, eksik gösterilen imar parsel malikinin davada yer alması sağlanarak taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir..." gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuş, bozma kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.Ne var ki, 3316 ada 7 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olan ...'nın dava tarihinden önce 14.01.1985 tarihinde öldüğü ve mirasçıları ..., ... ile ...'ın davada davalı olarak yer aldıkları görülmektedir. Bu durumda, Dairenin bu yöndeki bozma kararı ortadan kaldırılarak, işin esasının incelenmesine geçildi.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2691 parsel sayılı taşınmazda ..... Belediyesince imar uygulaması yapıldığı, oluşturulan bir çok imar parselinde davalıların paydaş kılındığı, sicilin dayanağı imar uygulamasının ..... İdare Mahkemesi'nin 26.12.1991 tarih, 1988/1496 esas, 1991/814 karar sayılı ilamı ile iptal edildiği ve kararın derecattan geçmek suretiyle 23.08.1993 kesinleştiği, ardından dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede ikinci imar uygulamasının yapıldığı ve anılan imarın iptali isteğinin Balıkesir İdare Mahkemesi'nin 29.01.2008 tarih, 2007/553 esas, 2008/307 karar sayılı ilamı ile süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, red kararının derecattan geçmek suretiyle 14.12.2011 tarihinde kesinleştiği, bu durumda 01.11.2001 tarih, 138 sayılı imar planının geçerli ve ayakta olduğu, ancak 1988 yılında yapılıp iptal edilen birinci imar uygulaması nedeniyle kadastral parsele dönüş işlemleri tamamlanamadığı için ikinci imar planının da uygulanamadığı, sicile son imarın yansımadığı anlaşılmaktadır.Gerçekten de, birinci imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin ortadan kalkması ile sicilin yolsuz tescil durumuna düştüğü açıktır.Ne var ki, somut olayda dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede ikinci bir imar uygulamasının yapıldığı, imar işleminin iptali isteğinin reddine karar verildiği, ancak sicil kayıtlarına henüz ikinci imarın yansıtılamadığı görülmektedir.O hâlde, varlığını devam ettiren 01.11.2001 tarih, 138 sayılı imar planının geçerli ve ayakta olduğu gözetilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacılar vekilinin bu yönlere değinen karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 15.04.2013 tarih, 5137-5557 sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına ve yerel mahkemenin 08.03.2012 tarih, 2009/513 Esas, 2012/95 Karar sayılı kararının açıklanan bu nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.