MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ...... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ..........'in 5461 ada 6 parseldeki 1/5 payını davalıların murisi olan ...........'e 04.11.1970 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, satış tarihinden 5 yıl önce murisin başına dal düştüğü için akli dengesini kaybettiğini, ayrıca oğulları olan davacı ... ile ...........'i yanına çağırarak taşınmazdaki bir kısım payı kız çocuklarından mal kaçırmak için bedelsiz olarak devretmeyi teklif ettiğini, .....'in bu teklifi kabul etmediğini, davalıların murisi ...........'in kabul ettiğini, dava konusu devrin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişler, aşamada ehliyetsizlik iddialarından vazgeçmişlerdir. Davalılar, mirasbırakanları ...........'in dava konusu payı bedeli karşılığında satın aldığını, ve sonrasında taşınmazda ev yaptığını, eldeki davanın devirden 42 yıl sonra kötüniyetle açıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..........'in, çekişme konusu 5461 ada 6 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 108 ada 24 sayılı parselin kadastro tespitine esas 10.02.1945 tarih ve 112 tapu kaydı ile maliki olduğu taşınmazın 4/5 payını üzerinde tutarak kalan 1/5 payını 04.11.1970 tarihinde davalıların murisi olan oğlu ...........'e satış suretiyle temlik ettiği, 108 ada 24 sayılı parselin 1/5 payının ... ve kalan 4/5 payının muris .... adına 24.03.1971 tarihinde kesinleşen kadastro tesbiti ile tescil edildiği, davalının payının yapılan imar uygulaması sunucu 5461 ada 6 sayılı parsele gittiği, murisin 22.07.1975 tarihinde öldüğü, geriye davacı çocukları ...., .... ile dava dışı çocukları ..., .... ve kendisinden sonra 1992 yılında ölen oğlu .......'in mirasçıları olan davalılar ...., ..., .., ... ve ....'in kaldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 günlü 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabileceği ve 4271 sayılı TMK'nun 6. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nun 190. maddesinde düzenlendiği üzere tarafların iddiasını ispat ile mükellef olduğu kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; dinlenen davacı tanıklarının muris muvazaasını kanıtlar şekilde somut ve açık beyanda bulunmadıkları, ayrıca dava konusu temlikin davacılardan mal kaçırma amacı ile davalıların murisi olan ...........'e temlik edildiğinin davacılarca usûlüne göre kanıtlanamadığı, salt bedeller arası oransızlığın muris muvazaasının kanıtı olamayacağı açıktır.Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir. Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.