Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14897 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 7024 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/09/2011NUMARASI : 2011/113-2011/320Yanlar arasında görülen eletamanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.12.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M... E... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi yokluğunda, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 108 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davacı ile dava dışı ve Estonya’da bulunan ....... Şirketi arasında çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak 14.12.2010 tarihli kira sözleşmesi yapılarak, kira süresi ve bedeli yanında özel koşullar kısmında bu akdin ön sözleşme niteliğinde olduğu ve kiracının 15.12.2010 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun kayıtlı şirketini bildirdiğinde yeni ve asıl kira sözleşmesinin yapılacağı, vs. şeklinde düzenlemelerin yer aldığı, bu akde davacının vekili olarak G... Y...’in, kiracı şirket vekili olarak da davalının katıldığı; davacı tarafından 18.02.2011 tarihinde davalı ile adı geçen şirketin müdürü olan P... P...’a yönelik ihtarname keşide edilerek, vekil ve müdürü bulundukları şirketle yapılan kira akdine atıf yapılıp, tebliğinden itibaren 3 gün içinde Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun kayıtlı şirket bildirilmediği ve yeni kira sözleşmesi yapılmadığı takdirde, sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı, kayden maliki olduğu 108 ada 25 parsel sayılı taşınmazı kiraya vermek için dava dışı yabancı şirketin vekili olan davalıyla ön sözleşme yaptıklarını, ancak bu sözleşme gereklerinin yerine getirilmediğini ve asıl kira akdinin düzenlenmediğini, buna rağmen davalının, kendisine vekil sıfatıyla teslim edilen taşınmazı haksız bir biçimde işgal ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise, kira akdinin içeriği ve koşulları konusunda aldatıldığını, bir yıllık kira sözleşmesi düzenlenip, bir yıllık kira bedelinin de ödendiğini, davanın akdin tarafı olan ve tüzel kişiliği bulunan şirkete karşı açılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuş; mahkemece, davalının kiracı olduğu ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; davalı, 14.12.2010 tarihli kira sözleşmesine kiracı şirketin vekili sıfatıyla katılmıştır. Öyleyse, davalının kiracı olduğu söylenemez.Dosya içeriğindeki belgelerden; anılan sözleşme gereğince kiracı şirketin yaptığı kira ödemesinin davacı tarafından tahsil edildiği ve yargılama sırasında, sözü edilen sözleşmenin özel koşullar bölümünün 1. maddesinde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun bir şirketin kurulduğu ve ortakları içerisinde davalı ile sözleşmenin tarafı olan şirketin müdürü P. P. isimli kişinin de bulunduğu görülmektedir. O halde, davalının çekişmeli taşınmazdaki tasarrufunun kendi adına mı, yoksa 14.12.2010 tarihli ön sözleşmede geçen şirket veya bu sözleşmede belirtilen ve yargılama sırasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun şirket adına mı olduğunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması ve tasarrufun, ön kira sözleşmesi ve 18.02.2011 tarihli ihtarname içeriğine uygun olup olmadığının belirlenmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı vekilin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 11.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.